özgürlüğüm öldürülen çocukların gözlerinden alıntıdır
..
karartma başladığı zaman evlerin pencerelerinde tenha yalnızlıklar konuşur betonlarla uçurum bir şarkı söyler dilimin enkazları kemikleri kırık anılar ağır yaralı inler çekmece mezarlığında
susmalıyım yine bütün yolculukların ahı tutar beni kederli yırtıklarıyla vurur yüreğimi hüzün dram resimleri çöker suların renksizliğine tedarik bir kaç yabani kelime üstü, başı kirli sözcükler kurmalıyım boşlukların herbir acıklı yerine
ve göğsümün kafesinde intiharlar kapımın eşiğinde ölü bir gidişin seremonisi eşyaların çıtırtısı birer kavim göçü ruhuma sakallarımdan uçan kuşları seyretmeliyim
soluğuma dolanmış küfürler gibi havanın zifti ve kaburlarımın arasından akıyor gri bir hüsran kirpiklerimin ucunda annemin kayıp kadınlığı bas bas bağırıyorum sırtımdan kayıp düşen geçmişe
susmalıyım silahlar duyuma takmış detone avazlarını ne bir ezginin hüzzam olgunluğu var şarkılarda nede ayık bakıyor delirmiş lacivertiyle gece bir kitabın en derin yerine gömün beni anlamında çatlasın manasız bildiklerim ve saçlarımın karanlığına saklayın takvimleri..
afaroz edilmiş denizin kıyısında olmaktı mevzu rüzgara alnımı çakarak bakmaktı İstanbul’a ve geniş acılar zamanıyla tütünlemek ciğerleri anasona karışmış yosun kokusuyla dalınca huzura beynimin yıldızları kayar dedim avuçlarıma
ne çok insan ağlıyor şimdi ne çok insan gülüyor üşüyor bazıları hasret, hasret sevişiyor sevdalar kimseler duymadan ölüyor ve doğuyor ne olduğunu bilmeden birileri
belki göğün yarasında kızıl olur hayat şehirlerarası tellerde kısa dip notlu sevmeler hep aynı yöne gitmeyi planlayarak ters istikametlere sürgün umutlar çıkar yola bu yüzden uğurlamalar vurur insan kendi şakağına dayadığı vedasıyla
benim öykümden kalkar bazen trenler sabah ezanları alır gemilerin düdüğünü birdenbire irkilirim otobüsler basarken uykularıma
ölürüm imge çürüğü şiirlerde sonra dımdızlak dirilirim son üç noktanın gayretiyle
benim öykümde irili, ufaklı zemheri hayallerde vardır saçlarını örmüş genç kızdan aldığım göz hakkı düşü ihtiyar bir kadının buruşmuş avuçlarına bırakmak işte ve türkü bakışlı delikanlıdan söktüğüm direnci kir, pas içindeki işçinin bilincine takmak
susmalıyım artık haritalarda bulunan çizgiler içi ülkelerden uzak hep bir ağızdan sesler ektiğimiz çizgisiz bir dünyaya kadar lal olmalıyım
son olarak limon ağaçı dedim balçık insanlar arasından geçmiş sarı dallarıyla güneşe
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
KUŞÇU şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
KUŞÇU şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bugün rüyamda kuşlar gördüm. Öyle çoktu ki, pencermden baktığım yerde sürüyle uçuyorlardı. Oğluma gösteriyordum kuşları onun da çocukları var şimdi ama rüyamda küçük bir çocuktu.
Kuşlar şiirinizi görünce hemen okudum, bu kuşlar nedir diye..
Dilerim kuşlar kadar özgür yaşar çocuklar, insanlar.
Barış güvercinlerin kanatları Barış rüzgarları dünsün yaralı yüreklerimize Karanlıklar aydınlansın, huzur gelsin hem yüreklerimize Hem yurdumuza bütün kalbimde dua ediyorum ben o günler geri gelsin diye Çocuklar çiçek gibi hür ve tertemiz bakışlsrıyla Işıl ışıl baksın dünyaya Analar ağlamasın dua etsinler bu vatan evlatlarına Hoşça kal güzel yürek üzülme kıyamaz ablan sana