Sanrılar Muharriri
Sıradanlığa bürünüyor önce
Tepe boşluğuna ağıtlar yakıyor sonra Saatini 04:00’ e ayarlamıştı oysa Ne vardı cırtlayacak köşe başlarında Şimdi her sokak bir şizofren Takvime işaretlemiş her buhranını Adını,neyse saçma olan o koymuş Ağlarken, Kimse görmemiş ağladığını Oysa ’O’ , her gece kent ölürken Mayalamış güzel anları Şimdi her gece bir şizofren Hiçbir yerden içerisi görülmeyen bir odada İnsanların sıradanlığına tanıklık etmiş penceresinden Ve tanımlamış:Hepsi sadece beden yorgunu... Dal bile kirazlanırken, kırmızı dışında bir şeydir. Ne var ? Nasıl yani ? Kim bu ? Sorular kendi kendine sancırken Şimdi her sorunun yanıtı bir şizofren Kanamış yüreği, sevdası hayat yolunda bayatlayınca Ne yapılır ki Mayıs sadece takvimde kaldıysa Oysa kaç kaçağa adres olmuştu o sırça kulübe O süzme düşünceler Ay ışığında sevdaya iliştirilen hayaller Dar ağacına gönderilen imkansızlıklar Şimdi her dar ağacında bir şizofren Eski bir kent gözlerinde yalnızlığı çoğaltırken Kısa kısa sevinçler hüzünlere yorulurmuş Ayağı kırık bir masa Şarap lekesi kanepe Sigara yanığı perdeler sararmış Savrulmuş bir yerlere ev sahibeleri Şimdi her ev sahibesi birer şizofren Herhangi bir zaman diliminde binlerce sevgi gömütü Bulunmamış adresler çoğalırken defterlerde Bir çarpı daha atmış yitirdiklerine Ve Tekrar diyemeyecek kadar korkak Geçmiş sokak lambalarına kısık gözlerle bakarak bu kentten Ne bir gar avlusuna sığabilir yüreği Ne de artık yüreğine yer verebilir başka bir gar avlusunu Ne varsa söylenen rehin ağızlardan Odur yaşadıklarının özeti Şimdi tüm dillerde aynı şizofren Şimdi her ağızda ben... Roda Uyanık |