yok yorgunusözlerini kaç kez yıkadım, valizler toplanır erken gidişlerin geç vakitlerinde, dün geceden öpülmüş dudaklardan dökülür sözsüz ölümler en kan alıcı yerlerinden duvarlara çarpar, kekremsi tadında vazgeçişler... sabah beri düzeltilmemiş çarşafın en uzak köşesinde bir ten kıpırdanır, sağ şakağına dayanmış gibi duran göz izleri, duyulmamış gitme-kallara hiç söylenmemiş sebepler ile kurşunlanır. ve her ayrılık hariciye koğuşlarına dönüşür, sus kalmaktan çürüdüğüm bu şehirde, yok öncesinden kalan hasret de tüketir vasıfsız ümitleri, üç beş tadı kaçmış hayal üşüşür, pelesenk olmuş sözlerdeki son noktalara... gün doğumlarında kül olumlara yaklaşır içindeki ateş! avuçlarına tünedim bu gece beni yine yanlışlıkla vurma syrus |
dün geceden öpülmüş dudaklardan dökülür sözsüz ölümler
en kan alıcı yerlerinden duvarlara çarpar,
kekremsi tadında vazgeçişler...
kutluyorum...saygılarımla