hiç kaldığım akşamlardan biri başlamakta gün görmemiş sabahlardan medet umar gibi sakar gülüşlerim oysa kaç kendini bilmez sen müptelası ile sınamıştı beni gece el altı umutlarımı, karın tokluğuna doyurmuştu sevabına
kaçak çıkılan katlar gibi birbirine bağlıydı kaderimiz ama bir o kadar da çökülesi.
şubat’a nisan muamelesi yapan 1 eylül sabahında kendine italik harfi örnek alan küçük harf haylazlığında cam silerken düştü öldü yazan üçüncü sayfa haberleri gibi ya da cennet vaat edip Samatya’da tek katlı bir harabeyi satan emlakçı havasında
umarsızca gittin,
her yer dağınık, yatak, çarşaf yersiz yerinde… her yanın daha yanımda kapı kirişinde, eskiciden toplama bir öpücük, dilinin ucunda sevgilin olacak bana, kırış kırış bir veda "yüzünü sildiğin havlu kurumamıştı bile daha!"
soğuktun, da anlamıyordum oysa, hani soğuğunda üşümek, bir çeşit üst düzey yöneticiliğe terfi, bir çeşit kışı pohpohlayıp kara teşvik gibiydi ya simitleri bayat, ayranın tadı bozuk okul kantincisi sıfatıyla
sonra gittin,
dualarına sıkıştırdığın pervasız ayetlerle, hiç sabah namazına kalkmamış imam misali, geleceğimizin geçmişimiz olması yolunda koparılması son ana ertelenmiş bir takvim yaprağı gibi
öylece gittin. yokluğuna kendimi çakıp bir çarmıh oluşum umurunda olur mu acaba?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
yüzyıllar önce sönmüş yıldızlı fallar şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
yüzyıllar önce sönmüş yıldızlı fallar şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Gidenlerin ardindan dağılmayı seviyor olabilir miyiz ? Gitmesi mi yoksa tutacağım dal olmamasi mı üzüyor daha cok diyorum bazen Her iki seçenek de ne Mecnuna çıkıyor ne Leylaya...
tanrı gitti ya, ya da peygamber? o gidince sadece çarmıh kalıyor, yani ben, öyle sap gibi anlamında. ..çarmıha ne mi diyorlar? bildik tanıdık tahta o yahu:)