Huzura Doğru
ikimizin arasında kısacık bir an
şimdiyi doldur diyor rüzgar nereye kadar gözünü kapattığında son gördüğün şeydesin arzulu çiçeklerin göğünden yere birbirimizden ayrı toplandık oysa kağnı ağırlığında dindi yaralarımız şu büyülü çalılarda dinlensek mırıldansak ışığın yüceliğine gözlerimiz kapanırken huzura doğru rahatsız edilmek istemiyorum sönen yıldız alçalan kapı uzlaşı yorgunluğun kardeşi bir diyalog sonrası ölümü kabullenmek sonra dik yatarız baldırları sulu şeftali buda geçer güzel akşamların sahili topuk seslerini beyaz taşlara karıştıran gece yutar suskunluğunu katibin zamansızlık hoyrat ve uzun sakin suya taş atar gibi dalgın kırıldıkça kırılır kalbim sevgi yumak yumak umut karanlığın zulasında saklanır kuşlar ve bir daha dans ederek dokunacak olsan dalgalar hala çocuk akça bükülür kıyılara su verir yosunlu ağzın eski dudaklarıma. |