toprağına kat beniŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kendime verdiğim çok kısa bir molada
merhaba özlediklerim ve şiir üşümüş yüreğimi öpme bırak yalnızlığımla kalsın baş başa dokunma gözlerimde kuruyan denizlerine içimin mavi şehirlerden sesleniyorum sana sokağı özgürlük çocuklarıyla dolan ecelin toprağında dahi gölgelenmediği buğday başaklarından ve döşünde tuzlu nehirler doğuran kadınlık hayallerimden ah bir öpsen inan ki dirilir rüyan papuçlarımda bayram sabahından kalma bir seher telaşı ayaklarım yaşlı bir tarihin aşk köprüsü samanlıklara dökülür körpecik sevinçlerim bebeksi rengimizle yaşarız biz penceresinde sardunya kokan cumbalı evlerin isli bacalarından serpilmiş gelinlik kızların kızıl fistanlarından sesleniyorum ölümsüzlük geçer buralardan selamet güzeldir benim içimde benim içimde ahiret ve dünya umduğum kadar uzun olur geçmişin gölgeleri ve umursamadığım kadar çok fazla yığınla acı birikiriz falcı kadınların zılgıt sesinde düşünürüm umutlu ve üzünçlü böyle yaşarım parmaklarımda boy veren sızılı gülüşlerin kucağında "yaşamak" demişti okuduğum bir kutsal kitapta emir sahibi "sonunun ne olacağını bilmeden yaşamak" iyiliğine senin demişti evet annemin sesinden koptuğumdan beri bilmiyorum sadece ne olacağını biliyorum yaşamak eyy sevildiğim soluklarının titrediği her tarihte yaşamak bağdaş kuruyorum bazen ruhumun sana koşan en salaş uykularında boynu bükülüyor cennetimde bekleyen kuşların bana ölüm yok buralarda dersem tükenir nefesim fesleğen kokulu yağmurları kurur gözlerimin ben gözlerime inat yeminlerime sığınırım illa güneşe toprağa denize sığınırım şahlanırım belki az sonra köpürmüş ömrümün dar sokakları ayaklarından üşümüş serçelerim ötüşür dil bağımın kökünde bir "aşk" desem ısınır yüreciğim ahhh yüzümün mihrap makamı neredesin sana hiç tanımadığın memleketler getiriyorum avucumda dikenli kuş sarayları büyüttüğüm yeminli dudaklarımın bereketli sıcağında uyanan dualı bulutlarımın küskün renklerinde boy veren tomurcuklanmış yağmur yuvalarındaki mutlu evlerden göğsümde titreyen kum saatlerinden sesleniyorum sana yeniden ve parmaklarımdan dökülen geceler boyunca severim seni ben bir an kaldırırım yüzümü bulacakmışız gibi birbirimizi sanki göklerde salınan suskun bir kıyamet var heybetinden kirpiklerimin çatladığı yaralarımdan üreyen kefenli deniz kızları yürüyor göz kapaklarımda uyuyan sevda köprüm de ellerini ver titreyen ellerime yalvarırım unut benim aşklı sabahlarımı koy önüme ağzında barındırdığın bütün ömrümü ve ardına bakmadan git hissediyorum dökülecekmiş gibi başıma yığınla ceset sensizlik bir kıyam-et gittin mi heyhat gözlerini unuttum kalbimin kuyusunda dudağımda kahve lekesi ağlamak ister o vakit ağzım bulamam artık bizi silinmiştir kutsal kitabım "innellahemeassabirin" my |