VARAMADIĞIM O YAKA...
Muğlâk hayallerim vardı öncesinde,
Çok öncesinde evrimimin Edilgen düşlerim… Yargılarım vardı Sadece varlığımla ilintili, Sonu gelmez tehditlerim, Yansıyan, yaftalanan tedirginliklerim. Vakur bir yılgının perde arkasına Gizlenip de görünmezliğime Kani olup satır arasında o lakayıt dokunuş Yakarken canımı, Can bildiğim canandan öte Sırnaşık yalnızlığımın o hükümsüz Yalıtılmışlığı gizli iken tek imgede: Bahtımın rengi dönmüşken griye Üzerimdeki tek elbise alabildiğine Şeffaf, ürperirken yaz esintisinde. Kar bildiğim üç beş damla gözyaşı Mademki namzet sefil benliğime Kılı kırk yarmak belki de en hicap edilesi Uçuşan saç diplerimde kök salmış O pejmürde devinim içinde Saklı adın, yol bilmez varlığıma Bir kez hükmü geçmişken tüm o söylencenin. Mağlup ya da mağdur, Yalıtıldığım ve yanıltıldığım ne çok film karesi, Biteviye eşelerken toprağı Gömmek ise onca hatıratı Düşen payıma tek tümce: Ne gam yeter ki ömür ersin nihayete. Döngünün seyri ne zaman dengeye oturdu ki Tek taraflı bir izlek Suratların kimi asık Kiminde çocuksu bir neşe, Batıl bir yadsımazlık peyda olmuş madem İyinin kötüsü belki de sunulan seçenekler Vakıf olamadığım her ne ise. Sıradan ve külliyen içinde saklı ne çok hatırat Gizemin eşiğinde bilmeden yürüdüğüm o yol Uzun belki de çok kısa Görünenden de öte Varamadığım o yaka aslında en acı veren; Olmamış asla doğmamış Son sunumu ömrün Ölmeye çok yakın Gece bitmeden doğmayacak hiçbir ümidin Telafisi olsa keşke. Mihenk taşı imiş madem şu sefil sevda Dönek devranda yol bildiğim, Tek yönlü son kuşak İçinde kaybolduğum kerelerce, Tahakküm iken tek sızıntı Rayici belirsiz aslında Rücu ettiğim o mertebe Issızlıktan mütevellit Yine de onca kinaye dokunmaz kanıma Uğradığım ihanete dokunmuş madem Gönül yarası. Tümleyen dünyamı Yarım cümlelere hayat veren, Ömür bildiğim iklimlerde Yaşadığım onca ikileme rağmen. Toz konduramadığım o sevi dili; Hem öncesinde hem de uzanan yarınlara Belki yarından da öte Dokunamazken o raptiyeli uzantılara… Eklentili ne çok söz öbeği İstifli hatta işlenmiş oya misali. İnci yaşlarım Annemin okşamaya kıyamadığı Kırmızı saçlarım… Gözlerimdi en derin, Göğsümdü inip kalkan Ne varsa sineye çektiğim Muhalif tınısı hatta hezimetin. Gözü kör olasıca kâfir dürtülerin Perçinlediği benliğimin Tutanaklarında saklı oysa Gizil tanıklığı kaderin. |