PASLI ÇİVİ
şehitlere ağıt yazan
ozanları okuyorum da onların yazdıkları analardan çok gördüm ben gencecik bahtsız oğlunun naaşını görmek isteyen sanki oğluydum onların oğullarıyla öldüm ben biri vardı ki hiç aklımdan çıkmaz morgun önünde o perişan ben perişan ozanların yazdığı ana çığlığı duvarlar arasını değil kainatı dolandı sonra geldi hem beynime hem de ciğerime paslı çivi gibi saplandı çeyrek asırdır da duruyor yerinde her gün pası akıyor kan gibi imanıma söven çan gibi ne onun çığlığını duyan oldu bizden başka ne gören oldu ben de ki paslı çiviyi üç beş bana benzer garibandan başka durmadan yazıp çiziyorum da kim okuyor kim görüyor bilmiyorum şimdi paslı çiviler her yerimde her anı onlarla yaşıyorum ya da ölüyorum o kadın ne haldedir diye düşünüyorum beli bükülmüş saçları ağarmış gözlerine kan oturmuş yüreğine taş basmış ya oğlunun resmine ya da mezar taşına sarılmış o hallerde hayal ediyorum çoğu gecelerde düşlerim de görüyorum o kup kuru ellerinden öpüyorum bütün bunlara sebep olanlara da en ağır küfürlerle sövüyorum artık yapıştı kaderime çaresizlik paslı çivi hem beynimde hem de kocamış yüreğim de gözlerimde alevsiz dumansız yangınlar ciğerim de kor ateşlerle yanıyorum ağlıyorum ağlıyorum paslı kan akıyor gözlerimde |