7
Yorum
12
Beğeni
0,0
Puan
1740
Okunma

anne çığlığı yankılandı
badanasız duvarlarda
vakit gece ortası
canının canı derdindeydi babası
koştu daha hızlı koştu
karanlık sokak boştu
sonunda vardı
çekti çıngırak ipini ebe evinin
soğuk bir rüzgar esiyordu sessiz
o bekliyordu garip ve çaresiz
az ışıkta parlıyordu buharı çıkan nefesin
uykusu yarıya varmıştı herkesin
yaşlı hatice ebe elinde torbası
sordu “uzak mı evin”
“yok şurda hemencik” dedi babası
vardılar eve sonra dar odaya
ebe hatice döndü babaya
“sen dur girme odaya”
oh çekti baba sildi alın terini
bir vaveyladır koptu sorma be kardeşim
derken ardı ardına “ınga ınga”sesleri
düşündü baba yavrum tamam ya eşim
ses bekledi tek bir ses eşinden
şükür o seste geldi ıngaların peşinden
derken ebe göründü kapıda
“gel gör bakalım”dedi heyecanlı babaya
tanrı vermişti ay parçası bir bebek
eşiyle göz göze geldi tuttu ellerini
şefkatle sildi alnındaki terlerini
büyüdü yiğit bir delikanlı oldu bebek
anası da babası da
ona vermişlerdi dünya kadar emek
genç adam ekmek parasına soyundu
akciğer hastası babası
madenden emekli oldu
onun yerine işe aldılar onu
girdi kapkara ocak ağzından içeri
geçti kapkara dehlizleri
nasır içinde kaldı elleri
ak anlından aktı alnının terleri
hep çırpındı durdu onların bedenleri
üç kuruşa doydular
birileri onları hep soydular
ter akmaya devam ediyor hep ak alınlardan
hiç merhamet görmediler
göbekli kravatlı siyah takımlı adamlardan
umut da yok politikacı şarlatanlardan
hakkını ara yiğit kardeşim
hak verilmez alınır
haksızlığa katlanırsanız kardeşim
hep böyle kalınır