Asıl Mesele
Gülüşler biriktirmişim yüreğimde,
Sustuğum dünden bu güne, Meğer ne çok yutmuşum, unutmuşum... Ne çok susulası cümle, Kaçmış gözümden, yıkılası ümitlerimin üzerine, Dua gibi bir yağmur niyetine. Direndikçe ben, kırılmış kabuğum. Kaçtığım her şey sürüklemiş gölgemi, Yepyeni bir bahar tazeliğine. Ağlanası geceler biriktirmişim, Bir aşkın çeyiziyle, yeni bir aşka götürülecek. Dokunaklı şiirlere başlamışım; Belki hiçbir zaman bitmeyecek. Hele bir sen bırakmışım ki içimde bir yerlerde, Senden uzak, benden yoksun bir sen, Hiçbir göze, benim gördüğüm gibi görünmeyecek. Mış olmuş miş olmuşum, İki kaypak yalnızlık gecesi geçince üzerinden Kaşınla gözünün arasında, Kocaman bir hiç olmuşum. Yuvam sandığım gönlünün, zahir tahtında, Bir varmışım ama pekte yokmuşum... Anladım ki benden olmayan bir aşkın hazanında, Boşuna yanmış, hiç yoktan solmuşum. Büyütmek isterken bir düşü, şımarık bir çocuk gibi yarında, Ben aslında, içimdeki çocuktan olmuşum... Ve ben anladım ki ardıma baktığımda Umut düşmekmiş bir takvim yaprağından, Ardında kırık kalpler, Kanayan yaralar bırakmadan. Ölmek kaçmakmış bir sevdadan, Göze alıp mış, miş diye anılmayı. Öğrenmekmiş susmayı. Nokta koymayı. Öğrendim ki senden, Bir varmış bir yokmuş diye başlayan cümlelere meze olmadan, Sırtına alıp ölen umutları, Gidebilmekmiş aslolan Ardına bile bakmadan... Kırıkkale - ’15 |