Gülen Çocuklar
Biz seninle hiç uçurtma uçurmadık değil mi?
Bak karşımda; İki küçük çocuk, iki uçurtma Nasılda gülüyorlar uçtukça Ayaklarının altında gölgesi dünyanın, Bihaberler, umarsız. Rüzgâr savurdukça saçlarını, Daha bir umutla, inatla tutuyorlar uçurtmaları… Oysa her şey bu kadar yolunda olmamalı, Birçok karanlığın umudu güneş, Bu hayalperest manzarayı bozmalı… Güneşi nasıl bilirdiniz? Şimdi bu oyunbozanlığı yüzünden Öldürmeli mi güneşi? Nihayet aramızdan ayrılırken rüzgâr Üzülmeliydim sanırım bende en az çocuklar kadar. Burada kalemim yolunu şaşırıyor sıkı dur, Hala gülüyor çocuklar… Sahneden çıkarılıyor uçurtmalar. Uçurtmalar olmadan gülebilir mi çocuklar? Evet evet, hala gülüyorlar. Yahu bunu nasıl başarıyorlar? Derken başlıyor anlatmaya çocuklardan biri, Diğerinin tam gözlerinin içinde gözleri, “Uçurtmaları hiç sevmiyorum” Nasıl yani diye düşüp bayılmadan ben “Yanında olmayı seviyorum, seviyorum seni” El ele tutuşup, başlıyorlar güneşe doğru koşmaya. Dünyanın gölgesi hala ayaklarının altında… Biz seninle hala hiç uçurtma uçurmadık değil mi? Şaşırma ama; Ben güneş gün yüzüne çıkınca, Kaybolacak bahaneler bulmama gerek kalmadan, Uçurtmam olmadan, Yanımda yada nerede olduğunu hiç umursamadan, Senin haberin dahi olmadan, Seviyorum seni. Bu arada çocuklar uçurtmaları unuttular burada, Dünyanın gölgesi ayaklarımızın altında, Bizde denemeliyiz bir ara… 09.07.2011 |