GÜNLERDEN TAHAKKÜM...
Nicedir varlığımın izbelerinde
Saklı onca hatırat ile Verdiğim savaşın kaçıncı hükmü kim bilir Olmayan imgelerin bile Ne çok tahakkümü, İrdelerken satır arası düşleri. Hibeli iken benliğim buz tutmuş Katılıktaki yüreklerde Yol ya da yordam bilmek ise Kaçıncı seyri kim bilir şu sefil faninin. Olmazlardan bir demet yaptım, Tüm yalanları kırpıp kırpıp Gökyüzüne saldım Çok uzaklardan hayretle Seyrine daldım. Konumlandırılmadığım hangi boyutu ise Şu tahakkümperver döngünün Biliyorum artık, Rağbet görmek kim Ben kim… Sıktım sıyrılmış bir kez Ne suya ne güneşe hasret, Ne düne mahkûm Ne yarına asılı kaldığım mı Sanırsın ki tek gerçek… Anın hükmü en olası Kan götürmüş gövdeyi de Hani nerede uzanan elin, Oysaki ağzından çıkan her sözün İspatı değil miydi? Reva gördüğün… Günlerden tahakküm Sıradan insanların sıra dışı tezahürü Bastırırken içimdeki isyanı Bilmekteyim ki; kıble bildiğim yönün Gönüldeki izdüşümü, Yeter de artar bile Gördüğü gönül gözümün. Anın tınısı raks ederken gök kubbede Ve devinirken yürek alaca karanlıkta Tüm yadsıdığım muhtemel Ve muhterem düşlerin ortasında Ses vermez iken uzaklarda Yakalandığım o tuzak Alabildiğine çökmüş iken üzerime Karanlık rehavet. Ilımlı ve sıradan bir ömür idi oysa Biçilmiş payıma Tanımazdan önce yakın bilip de Gönülden ırak. Yaftalanmak hatta karalanmak Karaya çalarken şu boş yaprak. İçine düşüp de çalkalarken beni devran. Razı olmaksa başımın gözümün üstüne. Susmaksa kabulüm Sorduğum onca soruya Cevap bulamadığım Demek değil iken son çare. |