KIRÇIL AKŞAMLARA
hep böyle gelip geçtiler
gümüş pırıltılı sözcüklerle buğday gölgesince serin, kırçıl akşamlara usul ve ağırbaşlı bir karınca ölümden söz etti adres soran anılara uykular öncesi sıtmayla geldiler kimsesiz kuşlarca kayıp esrik bir rüyadan uyanarak nefesinde güz, gözlerinde yangınla sular nasıl da aktı, gazel akışlı uzaklara o çocukluğunun ağlayan ülkesi hep gecelerle uzaklaştı bir kuyruklu yıldız iklimince kucağındaydın ve hazırdin yağmurlar kaçarken ve bir yağmur masalıyla trunç incir ve sonra eşkıya dağılan kırlangıç yuvalarıyla hazırdin artık kayboluşlara tutunmaya. işte o dudağında bıçak kesiği tebessümle okşadı yaralarını yaşamının ülkesiz bir çığlık kuşandı sancısına dilinde yalnızlıklardan bir milatla kar düşüyor şimdi öksüz suskunluğuna Latif Köybaş |
Tebrikler...