LaleŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Binlerce şair astım gözlerimle gökyüzüne kıskandım da
Yinede şiir ölmedi yüreğimde...
Lale
Bir devre adını veren lale Ne kadar yakışıyorsun Türk işine Çin iğnesine Kütahya da çiniye Bursa da camiiye İstanbul da caddelere .. En çok bizim köyde severim seni Has bahçede Bademli, Ovakent, Konaklı arasında Kırçiçekleri arasında Mor, beyaz, kırmızı Yol kenarlarında zeytinlikler arasında Karşılar nisanda baharı İlkokulda defterime kenar süsü yaptım seni Çizilmesi en kolay sendin belki Boynunu büküp bakışını sevdim senin Belkide biraz kendimi benzettim Belkide onun için severim italik harfleri Yirmi dokuz harfi olduğu gibi Tekleyerek çözdük düğümünü Kokun yoktu şerefin vardı Koşa koşa topladık sığmazdı küçük ellerimizi Papatyalardan taç yapardık Eve gelene kadar ellerimizde ölürdün .. Vazomuz olmadı hiç bizim Kovanozda ıslatırdım Birde kimden öğrendim bilmiyorum Aspirin koyardım suyun içine Daha çok dayansın diye Her gün gözlerinden öperdim Sabahları uyandırırdım Lalem ne kadar benziyoruz birbirimize Gel yine çocuk gözlerime üşüme!! Biliyor musun ne çok dokunmuşum seni, Lalem Peşkirimde Türk işi yastığımda kanaviçe Masamda hesap işi Çerçevemde boyama Yazmamda başıma taç Basmadan şalvar Ne çok dokunmuşum seni bilmeden.. Neden karardı gökyüzü İğne deliğine girsem buluyor beni Ağaçlar kaç kere baharı müjdeledi Gidip gidip geliyor arsız bir çocuk gibi Bahçede iğdeler çiçek açmış Otobüsler gibi hızlı geçiyor zaman Yol boylarında akasyalar çoktan döktü çiçeklerini .. Hiç kıpırdama yerinden Kaydıraktan kayıyor çocuklar Bulut tutmuş ellerinde pembe düşlere beyaz gelinliğini giydi.. Binlerce şair astım gözlerimle gökyüzüne kıskandım da Yinede şiir ölmedi yüreğimde... Nurten Ak Aygen 29.06.2015 |