SÜKUTU MESKEN EYLEMİŞ İKEN...
Sonun belirsizliği mi hayatı ürkünç kılan
Yoksa hepten yitirdiğim yetilerim mi… Bir ağıt belki de sökün eden Gecenin bir vakti; Hanidir demlendiğim acılar Demlerken yarınları Öylesine bir başıma Sükûtu mesken eylemiş iken. Yordanası tek bir imge dahi Kalmadı geride Hükümlerin hükümsüzlüğü belki de Yürek burkan. Sil baştan her yeni gün Hadi söyle daha dolmadı mı vadem, Demek kadar acı Teneffüs ettiğim ne çok duygu Yalıttığım bir yürek Uzaktan seni öylece seyrederken. Kimler kimler gülmekte ardımdan Hatta ne çok gerçek Yüzüme çarpan ne çok tokat Gün yüzüne çıkarken mahremiyet Sorup sorgulanmak değil mi Reva görülen, Adını koymuşlar üstelik: Bak, budur hakkaniyet… İklimlerin ıssızlığı yürek burkan Bir başına ve bir köşede Peyder pey soyutlarken Elde kalan tek öngörü Adı koca bir ihanet. İnkâr edemem sakıncaları Bir bir ipe dizdiğim sayısız yılgı, El yordamı ilerlerken Düşmek nasıl da olası Kolaysa başla yeniden Keşke el versen de Devam etsem kaldığım yerden. Şartlarken mizacını Kırılgan fazlasıyla, Sükût ederken aralıksız Yakan en derinden. Mümkün olsaydı keşke haykırmak Ne varsa içimden geçen Kaybedeceğimi bile bile Susmak olsa da payıma düşen. |
bu susmalar sanırım son ana kadar sürer kimi gönüllerde
içten düşündüren bir anlatım
kaleminize sağlık