şiir krallığı
Yaşamak ne çok şeydi
Eksik kalmış Karanlığı kuşanan çerçevede Söndüğünde ay Yıldızlarla tamam olmamış gökyüzü kadar Ve sen tüm parçaları tamamlayabilirdin Bir bütün olmasaydın eğer. Gamlı bir gezginin Ezgileriyle oyalıyordun kendini Geldiği uzaklığı bilmeden Çoban ıslığıydı gülüm kulağına değen o hoş nağme Tahta bir kaval gibi kırılıp İkiye bölünen geceden. Çok zaman önceydi Yüzünde kayboluşum Sesimde yağan kar sessizliği Çaresizliğimdi Aşktı bütün suslarımın gizi Seninle kuşatılmış çemberde Yıllarca sürdüm kalbimin izini Bulduğum bir rüya bitimiydi Dudaklarının alaycı kıvrımına sokuldum Ve zehirledim kendimi seninle bir akrep gibi Verilirken selalar mevt-i kadimine aşkın Kefenlendi içimde sevgili vefa ile yadın Nefret dolu bir söze bile değmezdin sen Aşk dedi konuştu dil Tutuştu gönül mabedinde binlerce kandil. Şimdi bir gerçekle yıkılabilir şehirlerim Ve kurulabilir boş bir sayfayla yeniden Şiir krallığında yaşıyorum ben Dilersem bir kuğuya dönüşebilirim Yüzdüğü gölün sen olduğu Dalabilirim derinlerine gözlerinden Işık gibi giren Tıpkı bir evin penceresinden. Her düş bitmediği surece gerçektir Ama ben umutsuzluğu aşıladım kağıda Yağmurların hiç dinmediği bir sokak var krallığımda Kimselerin olmadığı Gidip ağlamak için tükeninceye kadar içimdeki sen. |
Harika