NEYSE!
Ne çok söyleyeceğin vardır,
Yazarsın, çizersin, silersin sonra. Düşünürsün ince ince, Sonra vazgeçersin yine... Derin bir yutkunuşun ardından, Konuşmak ister mi acaba dersin? Önce ölçer - biçer tartarsın, Kekelersin biraz, Hesap yapar vazgeçersin sonra... "Neyse ile söylesem" mi acaba arasında Derin bir sukût düşer yollara... Anlatmak istediklerinin eksik kalışına, Ardından gelir, Bir neyse daha... Anlayamadıklarına acırsın sonrasın da. Neyse der ve Susarsın bir daha... O kadar derin bakmışsındır ki hayata, Üzülürsün sığ kalınmışlıklara... Ve gerçeği duyamadıklarına... Hayret edersin sonra, Dinlememekle anlayacaklarını sanısına... Hayli zaman sonra Anlatmak yorar kalbini, Anlaşılmamakta... *** Düşünür süzersin enine boyuna. Denesen der sol yanın bir kez daha dene, belki de anlarlar bu defa.. Yok der sonra aklın, Yok dinleme. Ardından bir neyse daha düşer yâdına. *** "Ne cevheri taşa vurup inciye kıymalı, Ne de taşı taş diye yargılamalı", Sözü gelir aklına... Neyse der ve susarsın sonra. Konuşulanların boşluğuna Sonuçsuzluğun hazanına... Aslında meselenin hiç biri olmadığına, Kimsenin elini taşın altına koymayışına, En çokta yanlış anlaşılmasına. Anlarsın nice sonra... *** Konu anlamak ya da anlamamak değilmiş aslında. Sevgisizlikmiş gerisi... Yine yeniden bir neyse yetişir imdadına, Sonrası mı; ? Sende onu kendine sakla, Ve kalın iki çizgi çek altına, Ya da bir Neyse’nin üzerine daha... Neyse... Zehra Asuman |
yazarsın silersin,
düşünürsün sonra vazgeçersin ,
derin bir yutkunuştan sonra;
konuşmak ister acaba dersin,
önce ölçer biçer tartarsın, kekelersin biraz,
hesap yapar vazgeçersin sonra.
"Neyse ile söylesem" miydi acaba arasında kalmakla,
derin bir sukût düşer yollara...
zehra hanım bu etkileyici dizelerinizi
kutlarım. kaleminiz ve yüreğiniz daim olsun
saygılar...