GÖNÜL BAHÇEM...Zamanın ördüğü, benzeştiğimiz Ve ayrı düştüğümüz, Betimlemesi imkânsız aşkların sıradanlığında Susmak adına olsa da tek telaşım Geçip gitmekteyim gün gibi. Eremeyeceğim yarınlarda Mucize kabilinden de olsa Tutunmak düşme pahasına tepetaklak, Kıymete biner miyim bilmem Vermezken tek bir ödün. Günü kurtarmak değil inan ki amacım Ne bir tas çorba ne de mükellef bir ziyafet Bölüşmek sadece tek lokmayı En az üzünçleri ve o densiz dünleri Pay etmek yürürken aynı köprüde. Hanelerinde ne çok sıfır gizli ümit bildiğim O yordanası düşler her gece konuk ettiğim. Hecelerde gizli satır arası aşklar Ruh nasıl yorgun bir bilsen Nöbette aralıksız misafirliği Çok uzun sürdü bu sefer inan ki Biraz hüzün biraz elem Nerelerde gizlendiyse o mel’un Bitimsiz dertler Her ne kadar çoğunun nazarında Fazlasıyla müphem. Bak, ayırdım ayrık otlarını Nasıl temiz ve ferah şu gönül bahçem. Yol verdim maziye Örümcek ağı kadar karışık Ve sırnaşık ne çok imge Bu yüzden sıkılganım belki de. Çözerken tekrar dolanan Dolanıp da ayağımın altında Mütemadiyen çelme takan: Dünkü çocuğum altı üstü Yastığımın altında ucu kırık kalemler Okul formam başköşede Sabahı bekleyen. Yorucu hele ki kıymet bilinmezken Sıkıcı çözdüğüm her bulmaca Bak, yine sen çıktın şu son denklemde. Hangi kitabı alsam elime Aynı sayfa numarası Hani o tek gözlü evin kapısında yazılı. İki dirhem bir çekirdek şu aykırı düşler Sus pus içimde saklı pek çok yılgı. Saçlarım beyazladı beyazlayalı Atmaya kıyamadım verdiğin o sarı tokayı. Hadi, gidelim artık buralardan İnan ki sığar tek bavula Ne varsa dünden kalan. Hatta onları da bırakalım geride Yeni düşlere yelken açmak Hepten yeter ikimize. İlk ve son randevu: Kız-kulesi, denizin ortası Sevda ortak dilimiz, Kaderimizin son rotası. Bil ki son sözüm dimağımda Epeydir saklı olan; Altı üstü tek hece ve pay ettik madem Kaderi, Sen hiç düşünme ve gel yeter ki… |