BENİ KÖYÜMÜN TOPRAKLARINA GÖMÜN !
Ah! Ne ümitler yaktım
gönlümün kuytusunda bilemezsin kuşlar özgürlüğe doğru kanat çırparken iki gözüm iki çeşme ağladım geceyi gündüzleri birbirine eklerken Uyuz bir kedi gibi gönlüm kendi içine sığınırken sabah esintilerinden medet umdum alıp uçurup gitsin diye gurbet elden olmadı Yüreğim bir uçurtma gibi takılı kaldı bir telde aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık bin parçaya bölündüm içimde hiç kimsecikler bilmedi bilemezdi Derin bir sessizlik içine gömüldüm gömüldükçe naçar bir ağaç misali kendi dallarımda büyüdüm büyüttüm meyvelerimi Gölgemde kendi kabuğunda sevdiklerim milyonlarca yıldız içtim ay karanlığında bir tek Tanrıya sığındım öyle kolay değil di yaşamak Tırnaklarımla kazıdım hayatı Söke Söke yol aldım gurbetin ar damarı çatlamıştı bir türlü yakamı bırakmadı uzak yabancı bir kentin yıldızları altında sayıkladım yarım yırtık uykularda Şimdi artık rüya görmeyi bile unuttum Ah! nasılda özledim O çocuksu düşleri düş de olsa bazen bulutların üstünde kuş tüyü yastıkta uzanıp kalmak istiyorum sere serpe Bazan gönlümün kıyısında demirleyen fosil şehit bir ölüyüm ben bazan süt beyaz bulutların üstünde gezinen milyonlarca kelebek yıldız yorgan altında gözyaşlarını ak gerdana inci inci sözcükleri dizmek Seherde açan bir gül tomurcuğu gibi bülbülün güle güne ilk öpüşün düşlerin bittiği mevsimlerde bir hasret kaybolmuş dünyamın içinde başım kuma gömüldüm kuma gömülmüşüm Ve.. Diz çökmüşüm Tanrısına yakaran bir çocuk örneği orada kalakalırdım içimde kocaman dev bir sessizliğin dev bir gövdesi vardı yüreğimdeki ağlayan denizlerin dizginleri ebem kuşağında Ve.. Maziye çalan kırların yeşil renkli bıraktığı iz dudaklarımda çocuk gülüşüm ıslanırdı yağmurlarda şafak sökerken doldururken tavşan kanı renkli çayı bardağı içimi dökerdim Baharın saçlarını gömerdim yüzümü küçük gelirdi örtmeye ellerim koskoca dünyada yitik denizlerde kırmızı bir Balık yavrusu örneği her güne yeniden dirilişim Çırpınıp durdum yaşamın kıyısında üç günlük dünyada üç gün ömrü olan kelebek gibi gönlüm sararıp soldu yapraklar tekrar yeşerdi mevsimler mevsimlere eklendi hasret bitmedi Bir yabancıyım artık kendime bile geri kaçtı sıla ben üstüne gittikçe ben sevdikçe yüksek dağlardan daha çok daha büyük bir aşk bir sevda alıp götürün beni ben öldüğümde gömün kendi köyümün topraklarına bizim köyün kuşları böcekleri bulutları dolaşsın yağmurları yağsın üstüme ... EDEBİYAT DEFTERİ’ AİLESİNDE BULUNAN TÜM KALEMLERİN KANDİLİ KUTLU OLSUN! Nurten Ak Aygen 15.05.2015 |