Dâr-ul Zûlm
Dâr-ul Zûlm
Ey yarasından kanadığım, Yarasına kanayamadığım yaram! Hüznün sol yanına bir çocuk ağlar, Gözlerinden... Düşerken düşleri, Kırılarak sevinçlerinden... Yaşlarıyla tenhama kanayarak, Damarlarımdan damla damla ak-ıtıl-arak... Söyle çocuk! Kaç kez dağıtacak dimağımı, Sapanlarınla fırlattıkların? Daha ne kadar çiğnenecek, Örselenmiş hayallerinde oyuncakların? Konuşsana çocuk! Susmasana!... Kim onaracak, sinemdeki kırığı, Hangi eller diker şimdi, içimdeki bu parçalanmış yırtığı? Ve kim terennüm edecek hüznünü, Kim savuracak, üflediğin o vahşet-i zulmü? Söyle! Kim?... Deşiliyor Gazze’nde, bir ana şefkati Ciğerlerinde limelenmiş feryad-ı figân... Debreşirken matemi ve de sabrı Yarab, bu nasıl bir iman?!.. Bak! Uğurluyor şehadeti arş-ı alaya rayiham. Rahmetiyle Rahmanın, Hıçkırıyor hüngür hüngür âsuman... Kalk, n’olur! Öyle durma ana! Bulan efkarımdaki sıcak kana. Sanmaki döndürülmeyecekler, Bilesin ki söndürülecekler... Nazenin güllerini deşen nâ-mahrem dikenler... Vurulur Ramallah’ta bir baba En derininden... Acımasızlıkların enkazına yitirirken yavrusunu. Körpeciğine bakarken bi/çâre Seyreder vurdumduymazlığında ibret-i alemi. Utanma baba! Utanmıyorken utancından utanamayanlar!... Çek içinin en dibinden bir âh! Âhın ki, seb’a semavatinde direkler kırsın! Kahrıyla ahın, utanç duvarlarını yıksın.Yıkılsın!... Ve bir dünya susar, Ah-u zar kalbinde Mescid-i Aksanın. Kor ateşler yağar Nablus’un bağrına, alev alev... Söyle Nablus! Yok mu narına yananın Varmı ki yarana dermanın? Söylee! Yok mu?... Akı-tılı-yor hala sokakların kan-u revan Sökülüyor bağrımdan kaldırımların hal-u perişan... Dinsin Yarab,dinsin!!! Dinsin bu acı Dursun göz yaşı Kurusun n’olur,kurusun,kurusun bu kan!!! Ey zulmün diyarı, Çaresizliklerin ağyarı, Yaramın dermansız yar/ı/ğı Kaldır ellerini, Bak gözüme! Kus içindekileri, Rahmindeki zulmün yüzüne! Ve tükür isyanımı, Laf anlamaz rezilin bedbaht ÖZÜ/rü/NE... Sezgin Karadağ |
iyi geceler