Kimliksizsus bedevi! biz seninle vakti geçmiş iki yaşamız. bir çöl baharının gövdesinde itile kakıla yol alan, toprağın yakıcı teni değdikçe bileklerimize, adımlarını kısaltan. sus bedevi! biz kaburgası kırık bir sevdadan arta kalan, ruhu şehrin karanlığına karışan. kimliksiz bir susuşun, firari çığlıklarıyız. bir dağın şahikasından eteklerine akarken gözleri, yırtıcı bir kuşun. zihninde bilediği kelimeleri, dökerken kağıtlara şair. açarken akşamsefası gözlerini. öyle bir zamanda işte, takvimlerde eğreti olmayan bir vakitte. bir bilinmezin koynunda defalarca yıkanırken düşüncem. askıya alınmış bir yaşamın gölgesiyim işte. üryan kalmış kimliksizliğimin, fotoğrafını taşıyorum ayak izlerimde. hafızam yıkık, ve görkemli bir merasimle çekiliyorum, aslanağzı düşlerimden. ben sefil bir inanışın tasavvuruyum aynalarda. saçlarımın kırık siyahıyla taşlanmış bedenimi örtemiyorum. büyük bir günahın tevbesi gibi temizken avuç içlerim. duaya kalkmayan eller gibi de kirliyim. bir kuşun yumruk kalbi değilim. bu yüzden ağırım kendime. ağrılıyım kendime. yırtık bir ozan sesiyim, yükselmiyor varlığım ikindinin göğsüne. mübarek değilim. ama bir beddua değmemişken ömrüme, ne bu acı kor taşıyan ellerimde. sus bedevi! biz seninle sonu yazılmış bir hikayenin hakikatiyiz. arsız bir düş avcısının tutsak düşüncesiyiz. biz bedeviyiz. biz, bizden sonra hiç anılmayacak bir ismin sükuta değen kalbiyiz. bu son kelamda, ikimizde sağır ve lâl’iz. biz. kimliksiz. - Abdullah Cemek |