SOLGUN BİR GÜN!
Ele avuca sığmaz
bir bulut bir bulut daha biniyor sırtıma boşuna çabalıyor bu çekişmeyi de boşlamıyor baktığım ayna gerçek yürüyor o zaman her gün biraz daha ağırlaşan adımlarla biraz daha zorlu yük ardında arada bir çook ötelerde küçük bir alev gibi oynaşan bir güneş damlası görür gibi oluyorum tepelerde işte ona doğru yönelmek istiyorum ama oda uzaklaşıyor benden habire onu gelecek diye adlandırdım belkide çok yorgun koşuyor koşuyor kendi düşüncesini silkinip atmaktan yerli yersiz kurguyu ötelemekten denizden uzak ama yakınlarda ki bir göletten martılar tünemiş çatılar görünüyor oturduğu yerden biraz ötede çimlerin arasında beyaz papatyalar solgun bir gün dağların yamaçlarında gölgeler menzilinde bembeyez kaplayan kar’lar takıldı gözlerime ağaçların dallarını titreten hafif rüzgar yastık ucuna oyalanmış dantel gibi uzanıyor önümde başı karlı dağlar hadi dedim kendime hadi kendine gel bu nasıl bahar cigaramın ucunda ki kül unutulmuş bir şehir kayıp gidiyor gözümün önünden önce ağır ağır sonrasız bir ömür birazcık beni dinle kimlerin umurunda saçına taktığın bahar kur yaptığın aynalar doğruyu söylüyor mu söylese kırılmaz mısınız her doğru yaşanır fakat biraz anlaşılmaz adını sen söyle benim bildiğim köylerin sihirli bir değneği var elinde her mevsim değişiyor her mevsim yoksun gün görmemiş dualar saklı avuçlarında başına çelme takmış kadınların sırtına sardığı sabilerin sevgilerini söyleyemese de dudaklarının uçlarında sırlı bakışlarda gizli söylenmemiş sözlerin.. Nurten Ak Aygen 25.04.2015 |
doğruyu söylüyor mu
söylese kırılmaz mısınız
her doğru yaşanır
fakat biraz anlaşılmaz
tebrikler