Ali BülentŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ...“imamla tövbe duası okudu, namaz kıldı abdest aldı. Bana ’Arkadaşlarıma, anneme çok selam söyleyin, anneme (Düğüne çıkar gibi) olduğumu söyleyin’ dedi. Sonra beyaz önlüğü giydi. Cellâdı kabul etmedi. Boynuna ilmeği kendisi geçirdi ve hemen tabureyi tekmeledi. Ben karşısına geçtim halen sağdı. ’İçinden Ayet-el Kürsü’yü oku’ dedim. Bensesli okudum, O dudaklarını kıpırdatarak okuyordu ve sonunda canverdi(!).”
kırmızıyla beyazı Ali Bülent’e öykünerek sevdim,
hilali ve yıldızı da.. her ağustosun on üçünde saat 3:45 dediğinde ılgıt ılgıt ağlamayı O’na adadım… on üç ağustos geceleri yüzümü rüzgar(ın)a verdim, sözümü ve bayrağımı da.. ölüm görünen düğünler olsun diye sonum kavga ettim, tavır aldım zalime Ali Bülent gibi çatıldı kaşım… bütün al-beyaz kabahatleri üstlendim uğruna ölünecek bir sevda huzurunda; kendime.. tekmelenecek bir tabure, kurgusu iğreti bir sehpa, çokça hain ısmarladım.. dilimde akarken Ayet-el Kür’sü Ali Bülent gibi gözlerimi kapadım bir rüya ana rahmini tırmalıyordu şafaklar ağarıyordu ve çıldırarak sevmek neymiş anladım.. /çıldırarak sevmek neymiş anladım.. a n l a d ı m!.. |
yazan elleriniz, yazdıran yüreğiniz varolsun.
selam yüreğinize selam size.
selam olsun ilham denizinden esintiler getiren dizelerinize
saygılarımla