BOL GÜNEŞLİ, YEŞİL ERiK..
Sen soğuğu sevmezdin çok fazla,
Hatta nefret ederdin, kışın ayazından.. Hep güneş’i arardın, kapalı havalarda, Kimsesiz çocuklar gibi, sığınırdın sıcağa, Benim mevsimim kesinlikle yaz derdin.. Şimdi ömrünün yalan yarısı o sevmediğin ayazda, Ruhun, seninde bilmediğin bir gurbete düştü, Kaybolmuş bir karanlığa, kapalı gözlerin.. Sanki başka bir diyara hazırlık halindesin, Bu hayatın başka bir yerindesin.. En sevdiğim meyve eriktir derdin.. Dayanamaz yumulur, gördüğün yerde, Yüzünü ekşitip büyük bir zevkle, Bayıla bayıla nasılda yerdin.. Aman yemek olsunda, fizana bile giderim derdin.. Şimdi düşlerini düşsüz bırakan, Kaçak bir dövüşçü gibisin.. Gitmeye korktuğun, istemediğin rüyaların kucağında, Yattığın bu yatağın, soğuk karanlığına kaçtın.. Böyle kırılgan, böyle savunmasız, böyle ufacık kaldın.. Şimdi kim ısıtacak peki seni ? Oysa sen ısındıkça pembe yanaklarınla, Ben hiç bitmeyecek bir yaz hayal ederdim.. İçinin ürpermesinden, hiç lekelenmeyecek, Bir mutluluk yaratmayı düşlerdim.. Şimdi söyle bol güneşli, yeşil erikli bir yaz için, Büyük bir bedeli göze almakmı gerekir.. O rüyasız, ışıksız yatakta, yatmakmı gerekir.. Hiç umma, hiç heveslenme, asla gelmem ardından.. Mecbursun geri dönmeye, o soğuk karanlıktan, Ben burda bekleyeceğim, bol güneşli, yeşil eriklerle seni.. Hem, daha çok güneşte ısınacak yüzün, Daha çok geniş bir gülümseme olacak dudaklarında, Bilmiş bilmiş, benim mevsimim yaz diyeceksin hevesle, Ve daha çok erik tuzlayıp, ekşiteceksin yüzünü yerken.. Söz ! sen çık şu yoğun bakımdan, Torbalarla da erik dağıtacağım, sokaktaki tüm veledlere.. 29/03/2015 |
Çalışmalarınızda başarılar dilerim.