SON VEDA
Güneşin kızıllığı denizin mavisiyle buluştu
Dünden yorgun, hüzünlü akşam Yakamozlar altında bir yelkenli süzülüyor Kim bilir hangi koyların esrarı sindi üzerine Kim bilir hangi masal dert ekti yüreğine Anason kokusu eşliğinde Aklıma takılıyor sana dair Bir kaç kare Dudakların da şen şakrak tebessüm Gözlerin elaya yakın Bakışın Akdeniz’in Temmuz rüzgarı gibi Dolaşırdı tenimde Gecenin hüznüne inat pırlantalar serpilmiş Gökyüzü ışıl ışıl Mehtap çoktan sarhoş olmuş kafası ebruli Son demleri sükunetin Yazın bitmesine çeyrek var Sonbahar erken vurdu Duygusuz ve bir o kadar dilsiz cümleler Biliyorum Gelincik çiçeklerinin ömrü kadar Kısacık ve umutsuzdu sevdamız Yaklaşırken adımların Son vedaya Yüzün ayrılık rengi Ellerinde kor ateşteydi Ellerinden yüreğime bulaştı Korkular alaca karanlık Bir düş gurbette kaldı Kanadı kırılmış kuş gibi Kalbim avucumun içinde Can çekişmekte Ve Sen Kendi gökyüzünde artık özgürsün. Hacer Erkek |