içtiğim sular katran karası...ecdadım usandı küfür yemekten, kemikleri sızım sızım sızladı. oysa ben parçalara çoktan bölündüm, göz yaşlarına canlı canlı gömüldüm... "karanlık bir avluda hiçsiz ışık arıyorum, düşen hayallerim suları kuruturken.." kim çağırdı bu dilli cellatları ! kim sıkıştırdı bedenimi, kuru bir papatyanın gölgesine. yürek hoplatan zelzeleleri, kim çizdi gezindigim caddelere. "pusulasız kaldım göklere bakıyorum, s/avunmasız bir yarın arıyorum.." adım geçer tüm uçurum kenarlarında, intiharları intihar ettiren sanrılarım var. buzdan yatağımı buzlarla erittim. çivi çiviyi sökemedi, küflendim bütün aynalarda... ırkı kırık satırlarlarda, kırk satırla kestiler tüm bedenimi... gittiğim yerler önceden gidilmiş, içtiğim sular katran karası. orta yerimde bir ağrı fütursuz. uykum mu ? - uykum hiç ile hiç arası... " bakırdan halkayla söz verenler var, paslanmış demiri yıkayıp tertemiz oldu diyenler.." şimdi hiçbir şeyin zamanı değil artık, eskimişim. emanet alınmış nefeslerle, hiç bitmeyecek heveslerle, vurup giden mevsimlerle, kala kalmışım. yenilmişim..! "ruhum çekiliyor dönmüyor dilim, sen üzülme ben ölürüm sevgilim.." İsmail Yılmaz |
Bu ülkenin teni ecdat koktukça bize benzeyip bizden olmayan küfretmeye devam edecekler...
O'oo kendini aşamayan vatansızlar kendi geçmişlerinden kaçarken biz teni ecdat kokan vatanımızı sevmeye devam edeceğiz.