iz...
yol uzun ve yüzler yerden az ötede
yanağın içinde kaybolan bir mevsim merasimi gül solgusu yangın yeri artığı kule damlar kızgın gözyaşı... sevmek rüyadan geri ayrılığın dös yolunda kalan sancısı hangi iklimin ayazında soğursa ateş ordan alevlenir yeniden kaybolan bir rüyanın keşif yarası... içinde karanlığın oturduğu boş evler ve cinnetinin sessizliğini saklayan dün eskisi kimsesizlikler... sana gel diyen yoksa kaldığın yerden ömrün ziyandır sana git diyen yoksa kaldığın yerde ömrün pahadır... içine sindirilmiş buruk rüzgarların uçurduğu bir şeytansındır ya da yarına eskimesi kaçınılmaz üçüncü sayfalardan bir bulmaca... üç harfli çıkmazlardan soğur kalemin çin ile cennete koşan bir bebeğin ağlama sesidir yastığında üşüyen... hüzzam bir şarkıda çözülürsün kalbinde paslı bir kelepçe , kime dayasan basını ağrıyan bir omuzdur yükü , sevgisiz uzak bir dağa nehir olmak istersin akmak ,akmak ve azalmak taştığın göçebe tabloların fırça izlerinden aradığın eski bir ağaç altıdır sığınmış bir kuş kanadına düşen yaprak bir papatya evet bir papatya ormanından sana kalan koparılmışlığı.... hangi gökyüzünü koklaşan tarçinli bir tütsünün geniz boyu öfkesinden taşan anılar var ve b sini kaybetmiş bir alfabenin izinden sürgün vakit yolculuğa hazır kokusuna yağmur ekilmiş zamanlara doğruluyor hep kalbimiz göç-ebe-y-iz --- YILDIZ |