Usulca
Sessizliğin içinde her sükût yankı bulur
Nasılsa yolcu gider, hancı zaten bahane. Sabırla yoğurduğun, sabrına mihenk olur Toprak kapta pişerse, aşın tadı şahâne. Emir, vâki müddetle yaklaşır sine sine Masivânın ötesi, saklı kul sînesine Semâvatı dolaşıp, yedi kat ine ine Can bulursa şehâdet, ölüm ölür daha ne... Mevsim yara deşimi, lüzum etmez devâya Değişir titreşimi, cemre meyyâl hevâya Bir nefeslik hâl imiş, üflenmiş ya Havva’ya Deryalar inci dolmuş, O’ndan öte paha ne... Kaf dağının üstüne, kar düşer erişince Yer ile gök dönüşür, kâl değil, her iş ince Arandığı yerdeymiş, Hızır-İlyas işince Sırra kadem hazinem, bundan pâdişâha ne..? Erol URAZ 19.02.2015 Kırklareli |
ve gönül dolusu hayranlıkla gidiyorum
sayfanızda kocaman bir sevgi dağı bırakarak