NİHAYETE ERMEDEN...
Kumral saçlarının gölgesi kadar
Yeknesak şu soluduğum hava. Baykuşların tedirgin edici varlığı Üzüncün hecelerinde buldurduğu o yankı… Kelimelerin zinciri iken Boynumda çepeçevre Kuş kadar hafif şu ruhum ötelenmişken Ta öbür âleme. Bariz çığlığı depreşen o yenilgi Sergilediği amansız ve Sıkışıp kalmış cılız gövdesi… Öfkenin nazarında ses bulmuş hüzün Yaratılaşın türevi ummanlar kadar engin. Ses getirmese de varlığım Asla zuhur bulmayan bilindik tecellim. Bir varmış bir yokmuş Onca seyreltili serzeniş Bir yokmuş belki de bir varmış Eşikte nöbet tutarken tüm o tedirginliğim, Başa var mıydı ki nihayete ersin Yaşanırken o tükeniş. Bir yetişkinin nidaları kadar akıl sır ermez Yeni yetme o kızın hayalleri hudut bilmez. Adı insan adı devran Aşk bu, tanır mı zaman ile mekân. İzdüşümü yadsınamaz Mihenk taşı ömrün asla terk edilemez. Hırçın ve bitap iken Ve o efsunlu düşler nihayete ermeden. |
Özlem Demirkaya &*.*&