kafiyeli Hayalömrünü dudaklarıma sür gözlerini kaparsan duyarsın söylediklerimi anlarsan eğer bana da anlat kalbimden ne istiyor hayat durduramıyorum sayıklamamı terliyor harflerim yangınlardan yapılmış şiirlerim eteklerime saklanıyor bitirmemişken henüz çocukluğum elma şekerini düşlerini eklem ağrılarında saklayan kadınlara sabah serinliği gibi dokunuşlar sunan adamlara ’kahraman’ denilirmiş, bunu öğretmen lazım masallara tekrar inanırsam hatırlarım evet, o renk hala gökyüzünde bir tutam yaşam gayreti herkesin yaşayacağı kadar aşk anlayabildiğimiz kadar hayat seçebildiğimiz kadar şarkı duyurabildiğimiz kadar sesimiz olsun herkes gibi olalım farklılık kederdir kalplerden çıkan o tatlı/ekşi dumana kaldırabildiğinden fazla sorumluluk yüklememeli perdeyi açıp güneşe merhaba demek için yağmursuz günü beklemek çıkarcıların mesleğidir ama mutlaka bir başkalığımız olsun diyorsan duvara yapışmış çığlıklarımızı memleketin zehirli dilinde heba olmuş ıslıklarımızı kuşları çıltırtan kepaze tarihten isimlerimizi toplayabiliriz ve yepyeni bir dinginlik yaratabiliriz bu yüzden sana baktıkça ben içimde çiçeklenen varoluşu severim ah bilemezsin bu ahengin nasıl bir servet olduğunu birbirini tamamlayan kafiyeler gibiyiz mısra sonlarında olmamız öyle güzel aynı şiirde sabahlamak var aklımda yıllarca ardından her ömrün sonunda olan uykuya dalarız... |
Terlesin hep kelimelerin
senin şiirlerin biterse anlamsızlaşırım.
Canımsın...