Sıkıcı Bir Film
şöyle mi başlıyordu
ilk eylem kahverengi elbiseli el iki eşya arasında ısınmış ayaklara bak konuşur söyleşirler yüzünde aynı tebessüm duvarların arkası soğuktur ruhuna söyle yanımda kalsın ahşap aksamında bir çeltik merakımı gidermek için soruyorum kısalması için beklediğim içimden yüze kadar kim nasıl kanattıysa tırnaklarını çabuk söylesin kısa kesim saç beyaz ensesinde desenleriyle yorulup duran omuz yarasa hızında kol hareketleri diz üstüne kadar tekrar eden renkli daireler onca detay içinde yüzüne varamadan yere düşen dalgınlık parodisi yalnızlığım bazen kan kırmızı ırmak dekoru bazen iki üç gözlü kulak yanılgısı her an içimdeki sözü tekrar edecekmişsin gibi kıpırdanışını seyrediyordum ağzının korku kararması ayini ve fragman içinde siyah kara örümcek ara gerilimi düşürücü bir cesaret töreninin ortasından nefesinin ilerlemesini bekliyorum en zor kısmı bu aklımda kalan tenhayı bir ışıkla aralayıp hacminden arta kalan boşlukları ne kadar iyi etüt ettiğimi nereden bileceksin derken başımıza çöken o o on beş dakika kapı esintisi soğutabilir el yordamı havasızlıkla çizilmiş hayal dünyamı karartılar yumuşasın diye hafif müzik meşrep tavırlar masa üstü ellerinin beyaz uçlarında bir unutkanlık bardakta su küllüğünde sigara azalan vardiyaların merhametini gözlüyor benliğim başını sarkıtıp gerçeğe döndü bir birine yanaşan uzaklığı erteleyerek sıkıcı bir filmdi uluyan sarı yeleli adam ve pardösüsü kurt kuyruğuyla süslenmiş madamın sinesindeki de-fine. |