Köpüren bir sevda
I.
Yüzölçümlü haritaların hiçbirinde yer yoktu bize. Kendimize de sığamıyorduk, Koyu sevdalı, koyu çıkmazlı hüzünceydik. Ve fakat; Kekre tansıklı bir sevinçtik. İçine çekercesine öpüyor öpüyorsun beni, Yaşamın yedi rengi gibi sahiplenip düşlere, vücudum hep iz, Ellerin omzumda,bir zamanı tutuyor, Dalıp gidiyoruz gözlerimizin derinliğinde, gözlerimizin içi hep deniz. Keşfediyor bin bir canlıyı her hücresinden. Ağzım dilim hep seni söylüyor cesaretlice, Yenilmek yok diyoruz ayrılığa sebepsizliğe, Birde,ufku küçük insanların septikliğine. Ve eğer vücudum vücudumdayken coşuyorsak, Ve dedim ya,coşuyorsak bunca gün doğumlarında, Menekşe renkli bir kuş oluyorsa soluğumuz, bu,şiirden değil gerçekten varolduğumuzdandır. Ama şiir bir papatyadır dört tarafı çorak bozkırımızda. Ürkek bakışlı, ürkek zamanlı, Buzun saflığı, Karın eriyişi, doğanın ortaya çıkışı yani. Gürül gürül akan bir nehir, Çınarların zamana uyarlanışı sevdamız; Bir tokat gibi patlıyor o cife kalabalığın suratına, Sordukları soruların cinayeti. Kentlerin insafsızlaşması yargısız infazımız. ll. Pencereden bakıyorum karanlığın odağına. Sokak lambaları da olmasa, Duyamayacağım yağmurun o saf ve şimdilik sakinliğini; Yağmur ıslattıkça susuz toprağı, Ve kokusu geldikçe, yayıldıkça, Düşünüyorum teninin ne kadar çok çiçeğe benzediğini. Her biten günde değil ama, Ara sıra geceleri ve gece yarıları, Bir tomurcuğa varıyor sözcükler. Patlıyor dallarda yağmurla gelen zamanlarda. Yağmurlar hayat veriyor. Yağmurlar çoğaltıyor öldükçe ülkemizi. Sınırlar gereksizliğine bürünüyor. Yağmur yağdıkça, Nemli ve karanlık bir yerde, Gözleri bağlı, Dudağının kenarında kanlı sızıntısıyla bir yoldaş, Belki bir kaburgası kırık, Ya da askıda hala elleri, Sana sordukları bana sordukları gibi soruyorlar. Soruyorlar; Katli vaciptir,deniliyor. Cevap vermiyor ki, taş koymuş sözcüklerin önüne, Kendi kendini bile(ye) rek, Vurmuş bilinç kapılarına kilidi; Anahtarı yüreğinin derinliklerine gömülü, Ne elektrot,ne cop çözemez sırrını, Dudağımızın kenarında kanlı bir gülücükle, Susuyoruz. İşte, Böyle elleri ve gözleri, Böyle dili bağlıyken, Ve vurdukça tarihine damgasını, Ve böyle korkusuzca yürür gibi susarken sabırla, Ve böyle onurla güzelleştirirken insanlarını, Ağlamıyor yağmur incinmesin diye. Hücrede yağmur, Hücre bulut karası. Yağmurla o birbirlerine benziyorlar, İkisi de sabırlı, İkisi de sabırsız, Ama en çok coşkusudur bize kalan. lll. Gecenin tütünü ılgar, Sabahın yüzü apansız, Gün iri gözlü. Kocaman soluklar dolusu çekiyoruz içimize yaşamı. Kollarımız, ah Kollarımız. Alevden bir rüzgara benziyor, Sarıyor insanlığımızın inşasını. Ben sana sarılıyorum, Tamamen aşk oluyoruz; Üreye üreye aşk oluyoruz aşkla. Yürek havalanınca, Kollarını kaldırınca ayın ışığı, Ben sana geliyorum sevinçle. Gemilerim hep ama hep senin karasularında. Dağı ve denizi koklar gibiyim. Gözlerin, Gökyüzüm. Şimdi, Bir fotoğrafa bakıyorum. Acı gülüşlü, sevda damıtan. Bir fotoğrafa bakıyorum, Suskun bir namlu ayrılığa tehdit. Ve ille de sen diye direten sıcaklık. Açlığımızı açıklığımızı çokluğumuzu ısıtan. Bir fotoğrafa bakıyorum, Oturuyoruz yürüyoruz konuşuyoruz da, Sonra tekrar dönüp geliyorum sana, Çırılçıplak düşüncelerle sarılmak için. Çırılçıplak sarılmak için. Sana iğne iplik vereyim, Topla dağılan yanlarımı, Sana özgürlükler vereyim, Birlikte varalım limon tadı zamanlara. Titrek bir sıcaklık kanımızın devinimi, İn e çık a gidip gel dikçe, Giriyoruz yaşamın o derin koynuna. Uykusuz gecelerim uykunla paylaşıyor şiirlerimi, Şiirlerim seni çıkartıyor dizelerden. İçine çekercesine öpüyor öpüyorsun, Bütün yalınlığınla biliyorum, Tenini, terini biliyorum, bu sensin. Bir papatya sadeliğinde göğsünün pimi, Her gün bir serüvene açılıyor yaprakların, Gülümseyişinde ağzımın içi. lV Turuncu bir gökyüzündeyiz kimi zaman. Alnımız yinede maviliğe kesiliyor. Uçurum kıyısındaki bir çiçek gibi ha düştü ha düşecek değil, Sapasağlam köklerle varız yaşamın içinde, Bir silah yok belki elimizde, Dikeni gülden ayıramayız, Ama sevmek, Ama yeni bir dünya, Biz rüzgarın çocukları, İşte o, O işte,ömrümüzün vazgeçilmez ihtilali. Kirli bir savaşa değil. Uçsuz bucaksız günler için, Geceleri karanlığı aşarak, Yalnız kalmamak için yani, İlmek ilmek örerken şu atlası, Alnımızın terini sunuyoruz kentlere, Kentler bizim gibi nasılda hoyrat. Şimdi sen; Büyük adımlarla geçerken sokakları, Bir örümcek sabrıyla işliyor günleri sevdamız. Biliyorsun,ben sokakların her yanındayım, Bastığın asfaltın ve Gördüğün zamanların içindeyim. Sokaklar, Eyleme kesiliyor. Zafer içre oluyor, Yanan, haykıran yürekleri anlatıyor. Sokaklar, Pörsümüş düş yorgunu, Tüketmiş ıslığını,çalamıyor hiçbir ezgiyi, Dilenmek ve Merhamet faslında; Kendi köpükleriyle kendini temizleyemiyor. Sokaklar, Büyük adımlarla geçtiğin sokaklar, Ağlamayı hatırlatmamalı sana. Sen yoldaşımsın, sen özüm, Sen köpüren sevdam. Sen sil gözünün yaşını, Sokaklar diyorum, Sokaklar taşıyamaz çöker gözyaşlarından. V Şarap üzümlüğünden bir şey kaybeder mi, Asmalar kusursuz olunca? Yıllandıkça sevdalar hangi tat da olur, Yürekler uşşak makamında olunca? Biz bir kangrendik toplumun serzenişlerinde, Hiçbir infazı unutmadık, Kimliğimiz Kim(lik) sizliğimizdi. Vl Sesimiz tenimizin yansıması, Çalkalıyor alışılmamış suların yelkenlilerini. Ya sezgi, Ben bunları, Ben bunları kimlere anlatayım. Vll Bak nasıl sesleniyorum sana! Ellerimde taptaze kır çiçekleri, Hiçbir tarlada ve serada olmayan. Yüreğim yaralı bir kuş, Bin bir fırtınaya tutulmuş ve durulmamış hala. Belki bu yüzden sana doymamışlığım, Doymamışlığım bir volkanın patlamasına benziyor; Bir mendile sarıp sana veriyorum umutları, Saklayıp çoğaltasın diye. Vlll Hasret bir tohum gibi toprakla cebelleşiyor, Günbegün büyüyen, Filizlendikçe çoğalan. Tohum sabırsız toprak sabırsız. Birlikte doğuracağız bitimsiz şiirleri kavuşmalı ayrılıkları. Beni alıp götüren bütün yollara, Ateş böceği mısralar yerleştirdim, Her mısra bir düğümdür mendilimizde bizi bize bağlayan. lX Sonra, Bir tufan kopacak, Duvardaki çentikler silinecek, Ve dans edeceğiz bulutlarla albatros aymazlığında. Sonra, Çelik bıçaklı ağızlarda, Paslanmanın verdiği o kör şaşkınlık, Kocaman gözbebeklerinde, Kırbaç izli yüreklerimizin, Hüzünbaz,ama umut yansımaları. Sonrası mı? Yüzölçümlü haritaların hiçbirinde yer yoktu bize, Kendimize de sığamıyorduk; Koyu sevdalı, Kekre tansıklı,köpüren bir sevdaydık. |