BUNGOLOV EVLERİN BİRİNDE
BUNGOLOV EVLERİNİN BİRİNDE..GÜLİSTAN
Tek kat olarak inşa edilmiş olan inşaatı ağaç verandalı evlerin birinden bir takım sesler geliyordu ,Gülistan yorgun ve bitap düşmüş bedenini zorla kaldırdı rengarenk çiçekli küçük camın önündeki büzgülü perdesini araladı gözleri hala kamaşıyordu bir iki kere yumdu bir kadın onlara doğru koşarak geliyordu Bu bir rüya olmalı dedi bu Feray hanımdı ,kapıyı bir kaç defa vurdu , minik reisi uyanmıştı ’’Güliş kalk annem annem geldi dediğinde ona şaşkın gözlerle tek kelime etmeden bakıyordu’’ sen dedin ya Güliş Küçük Reis ne deyse o oluy! ben dedim emyettim oldu ben annemi istedim ’’Deli şey seni yaramaz seni bücür! seni yakalıyayım da görsünler kucağımdaki minik reisi buraya gel!’’ tüm enerjisi yerine gelmiş bir halde gülüyordu şimdi ,günlerce uğruna ağıtlar yakılan kadın aşağıda oğluna sesleniyordu hemen üzerine bir şeyler aldı olup biteni öğrenmeliydi Feray hanım inip çıkan göğsüne elini koymuş sakinleşsin diye nefes alıyordu, ’’ah başımıza gelenleri sormayın biz gemiyi kaçırdık küçük kızım rahatsızlanınca diğerine bindik meğer kaza olmuş yeni öğrendik kızıma hayatımızı borçluyuz ,her şeyde bir hayır olduğunu gördük ,telefonum arızalandı size ulaşamadım çok özür diliyorum ,kim bilir nasıl telaşlandınız benim bu afacan sizleri üzdü mü bakalım ha üzdü mü bu şeker ablayı?’’ ’’Onun adı Minik Reis Feray hanım buraları ondan sorulacak artık ,denizler ağaçlar insanlar her şey onun hizmetinde sizi çağıranda o’’ deyince kadıncağız şaşkın birazda yorgun sadece bakıyordu o sırada sütlü kahveler hazırdı harika ekmek doğal elde yoğrulmuş cevizli hamurun pişerken taş ocaktan yayılan buram buram kokuları genizlerinde yakalanıyordu Feray hanım ’’çok mutluyum çok dedi,şükür ki yaşıyoruz yoksada denizin simsiyah diplerinde cesedimi balıklar didikliyor olacaktı yavrumun ağlama seslerine hiç bir zaman varamayacaktım ,sana çok şükür Allah’ım yo yo düşünmek bile istemiyorum bak Gülistan sana kimi tanıştıracağım’’ dedi az sonra gelecek oda yeni misafiriniz dediğinde Gülistan ’’bana müsaade edin lütfen’’ diyerek hızla merdivenlere doğru çıktı çünkü üzerinde pijamaları vardı Ruhu dağlardan tırmanarak vadileri aştı denizlere vardığında yüzmek için sadece bana kuvvetimi ver ,canım Yarab kuvvetimi ver ki şu hayatta kulaçlarımı atarak istediğim doğru olan kıyıya varabileyim diye dua ediyordu şimdi aklım kalbim düşüncelerim ailesi yeri yurdu yavrucukları belli olan o gemiciden derhal sıyrılmalıydı artık kendisine ait olan bir erkeğe sımsıkı sarılıp sadece ona akmalı hastalıklı düşüncelerden sıyrılıp sağlıklı dünyasını hazırlanmalıydı ’’Şu içimdeki tertemiz sular bana güç versin lütfen doğru olanı yaptır Allah’ım’’ diye dua ederken çoktan giyinmişti bile KENDİME AİT DÜNYA Yabancı sularda benim ne işim var? benim kendi dünyam olmalı sadece bana ait rengarenk akvaryum içerisinde oynaşan balıklar hayalperest yolculuklar bitsin diye ha değil mi Faralya? geri gönderdiğin o kadın artık yanımda pekala emrettiğin tertemiz bir dünya çardakların altında serinleyen umursuz bir dünya elinde sadece kitabı eğri büğrü bir de hasır şapka en konforundan ağaç kokulu bungolov evlerinin yamacında toprağı kazıyor olacağım yeni fideler için etrafında kim bilir ? arkasından bağırdığım afacan çocuklarım olacak minik ayaklarının altında ezilen çiçeklerime ağlayacağım kimi zamanlarda yanaklarım pembelerini kazanmış harika bir kadın olacağım belkide ha Faralya? bu düşler bana mı ait? onlarla mı yaşa diyorsun bana unutulur mu hiç? birde şu minik reis göz kırpıyorsun o ne derse o olacakmış başkan o artık diyorsun pekala o ne derse o olacak inan bana ... MİNİK REİS GÖRDÜN MÜ BAK ? TENİ BAL KOKAN TATLI MİNİĞİM SEN İSTEDİN SEN ÇAĞIRDIN KİMSE ENGEL OLAMADI DEMEK Kİ SEN ÇOK BÜYÜKSÜN BÖYÜTENLEY DİYORDUN YA SADECE SENİ DEĞİL DUDAKLARIMIZI MORLU KIRMIZILARA BOYARKEN İKİMİZİ DE BÜYÜTTÜ İKİMİZİ DE BÜYÜTTÜ BAK!! ..GÜLİSTAN.. binay |