PERDİCİA KIRINTILARINDA BELİREN SOLGUN KELEBEKLER
SOLGUN KANATLI KELEBEK..GÜLİSTAN..
Köle olarak doğmuştum belki de ben, doğanın renksiz soluk cansız kızı adında ,bu kız canlanmalı dediler yeni harfler türettiler yeni kelimelerden en yeni şarkılar kim bilebilir?niye şu hayat bayılıyordu beni üzsün diye ,acaba son dirayetim ve son sabrım mı ölçülüyordu?ah canım Yaradanım dan ama benim hikayelerimin sonu hep iyi bitiyordu dualarım ile zorluyordum ,evet ben zorluyordum Şu yaşam sayfalarım tanımadığım benimle ilgisi olmayan çok değişik bilemediğim uzak meridyenlerden tercümesi olamayacak bir garip tuhaf yabansı bir güç , en güzel kelimelerimi bazen hırsla kapıp çalsa da olsun direnmeli idim yinede kader denilen tufanda karşılaşırken insanların ruhlarında kelebek olup gezinmek yumuşacık renkleri giyinirken kısa ömürlü de olsa iyi kötü acıklı sevinçli hikayeleri duymak hayattan ibret almak içindi belkide kim bilir? buraya mahkum köle kızlardan biriydim sanki ,kalabalık şehirlerden bu vadilere sürülmüş,bu rengarenk görselliğin içerisinde tek solgun renk sen olacaksın diye emredilen zavallıcık solgun yorgun bir kelebek ama bir tek şey var ki bana şu Minik Reisi gönderdiler o benim solgun hatlarımı görüp her gün o tatlı enerjisinden veriyordu hem de hiç bıkmadan,aramızdaki bağı anneciği keşfetmiş olacak ki her sabah kahvaltıya koşuyorlardı her şey yolunda idi halsizliğim hariç bunu anlamış olacak ki Feray hanım bana bir pekmez önerdi elindeki Harnup pekmezi portakal suyu veya limon ile karıştırıp her sabah bir kaşık iç bakalım güzel kız dedi bak nasıl değişeceksin onca kapsüller boğazıma takıla takıla inerken bu doğal mis gibi kokan pekmezi hiç ret etmeden içebilirdim,bir kaşık aldım harika idi,yine aldım bir tabak yiyebilirdim o da nesi yüzüme kan gelmeye başlamıştı,kan kapsüllerini bırakabilirdim ama hayır tedavim devam ediyordu ,o sırada içeriye ince uzun kumral ,biraz sakal bırakmış mavi bir penye ,tek kulağında küçük taşlı bir küpe,kot pantolon,bileğinde kalın deri bir bileklik bembeyaz spor ayakkabıları biri daha girdi minik reis birdenbire dayişim dayişim benim !diye bağırırken onu kucakladı gel bakalım dayısının bir tanesi dedi,masamıza oturdu hani bana yok mu bu güzel çöreklerden yoksada hepsini sen mi yedin ufaklık dediğinde bana doğru baktı gülümsüyordu annem bir şeyler hissetmiş olacak ki Feray hanım ile bir hayli koyu bir bir sohbete dalmıştı, az sonra kapının önünde beliren Batsy ah benim çilli çitlenbiğim bir telaşe paldır küldür elinde koskoca beyaz örtü ile kapanmış bir tencere bana yardım edin yardım edin!yoksada bu ağır şeyi elimden atacağım çok yoruldum çok ,diye bağırıyordu... SOLGUN KELEBEKLER Hayatın yasaları değişim için kanatlanırken şimdi inan yapabileceğim hiç bir şey yok olimpiyatçıların derecelerini istemesinler benden alamam halsiz baksanıza güçsüz benim takatsiz şu kollarım ama harekete geçme zamanı diyorlar pekala ,o halde haydi gayret umutlarım kelebeklerim solgun güven olacak sözler yok gerçek renklerinde belkide şimdi oyunu başa sarıp kucaklamalı en şeker dilinde yazıklar olsun bana sormadan bilemeden ne çok hata yapmışım meğer bilmediğim denizlerin içerisinde koskoca köpek balıkları acımasız ne de kötü düşler varmış meğer ruhumda bak minik reis nasılda mutlu annesi yanında az sonra heyecanla sarılacak babasına kızlar kıskanacak onlarda yapışacak paçasına kendi ailem dediği vadinin en renkli kelebeklerinden yamacına birazdan şarkılar söyleyecekler gülümseyeceğim biraz ötede el çırpacak bende eşlik edeceğim belkide o da nesi ? kuvvetli bir kol sarılırken belime benimle arkadaş olur musun ?sesinde eşim bu muydu yoksa ileride? o çiçeklerimi ezen yumurcaklar bağırırken sizi gidi afacanlar ! yine o ellerim belimde benim ailem diyecektim gülümserken bunlar işte, evet! sadece bana ait benim olan bir dünyada bu tatlı şeyler işte ... BİRAZDAN O İKSİR PEKMEZ BİR KAŞIK İÇİMİNDE KİM BİLİR? RENKLENECEK BELKİDE PERDİCİA KALINTILARINDAN BELİREN O SOLGUN KELEBEKLERDE ...GÜLİSTAN... |