Zaman Kutsal Bir Kuyu
unutuyoruz
hiç kimse bize bizi hatırlatmasın yağmur soluğunu çekecek uyuyacağız börtü böcek bahara kalsın neredeydik bak biraz önce ilgileniyor seviyor sırtını okşuyordum ne çabuk geçti günler derken azıcık sevinmiştim biteceğini bilerek söylemiştim zaman kutsal bir kuyu söz esinlendim sokağa çıkıp benim en güzel özgürlüğüm kapının açık olması rüzgar gelir masama buyur ederim beraber üşürüz belki de düşünürüz o kokunun aklımızda tünemesine izin verip bir birimize dalgınlıklar bırakarak aynı hislerle mutlu olmayı uykuyla uyanıklık arasında kaybolmayan köle ayak bağımı seviyorum mendilini sallayan bir vapur güvertesinden görünür olmak sarı karanfillere iyi gelebilir yitince anımsadığın bir şey var diye nasılda avutuyor kendini insan hiç yürüdün mü çelik rayların tahta basamaklarına basıp yada ağlayıp burnunu sildiğinde silkinen tren üstünden geçip sana yara verdiğinde kompartıman dolusu uykulu başlarla bakışıp camlarda işportacılardan şiirler dinledin mi hiç işte gök kuşağı bu diyecekler ne renklerini gördünüz bu rüyanın bilerek daldınız derin uykuya yanınızda sevdiğinizin kokusu bağlar bağının en kara düğümüyle bağlanmış üstümüzde ki ten sabahlara nasıl varacağını biliyor yanağında iki melek gibi gülümseyen uyanıp öpülüyor dudaklarından aşk. |