Bu Son İhtarım…Ey oğul… Bilmem ki ne sanırsın Bilinmeyenler üzerine oynarsın Zafiyetlerin için garip hesaplar yaparsın Sanal bir kişilik üzerine verilen ömrü kurgularsın Açık söyle sen hangi dilden anlarsın, en yakınlarını yorarsın Sabrımı zorlama Bir iz bırakmadan kaçarım sanma Telefonu kapatınca iş biter diyerek avunma Arızalı bir kişiliğin ve mizacın var, sanal role soyunma Yanlış ve hatalarında kaderimmiş diyerek gariplik yapma Ne olduğunu, kim olacağını, varlık sebebini, umutlarını sorgula Macerayı seviyorsun Hesapsız aklınla rolden role giriyorsun Her gün değiştirdiğin kıyafetle beğenileceğini sanıyorsun Taşıdığın veya gizlediğin aletlerle kimi korkutur, aldanıyorsun El tokadını yemedikçe hizaya gelmeyeceğine beni inandırıyorsun Niçin bu kadar sefil ve acındıracak bir hale, yıllardır düşüyorsun Şayet sen Böyle yaşamak istiyorsan İrade benim dilediğimi yaparım diyorsan Her yaptığım ve tercihim benindir diye sahipleniyorsan Dünya tek kişilik değil, nesebin ve tabiatın bellidir, bilmiyorsan İrfanı bir kenara bırakıp, rezil rüsva içinde kalmayı diliyorsan Bu ana kadar İlintili olduğun her şeyden Ve seni sen yapan tüm değerler bütününden Hısım, akraba, eş, dost, ahbap ve yarenlerinden arınman Yalnızca seni ilgilendiren bir dünyada yaşamaya adanmalısın Hürriyet ve emniyeti ne sanırsın, güç ve kudretten anlamaz mısın? Bu son ihtarım İkazı çoktan geçtik, tehlikeli sınırdır Hayli zamandır altını çizdiğimi bizzat söylemiştim Artık üzerini çizerim, senden geriye kalan her izi silerim Yok, bilirim, kaza, bela diye sual edenleri teselli eder, geçerim İrade sahibisin diye her yaptığın yanlışa sessiz kalacak değilim… Mustafa Cilasun |