Bin Bir Sırrıyla Beklenen LahzadaYar… Gel bugün Kimseye söz verme Meşkûk düşünceler içine girme Sakın endişe edip, vehimlerle nefeslenme Dost, yaren, refik, arkadaş deyiver, kederlenme Ömürden Kalan bir zamanda Bin bir sırrıyla beklenen lahzada Ümitler bir bir eylül akşamlarını karşılasa da Umutlarını hiç soldurma, zemheri var yakında Kul, sabır ve azimle umutlardan tutunur, yanma Nefsim Yedi kudretin elinde olsun ki Benden asla bir zarar gelmez sana Heva ve heves beşeri boyutta, insansan korkma Hangi kul zarar vermeyi düşünür sana, adamsa Nefs her vakit suçludur sanma, irade kimin unutma Fevkalade Sessiz ve nezaketli yağan kara Bir baksana dağlardan gelen ulu nidaya Hangi aşk yolda koyarmış, nefsin olmayınca Sevdası meftun eder firkate, haşyete, edebe kul olanı Dünyaya dalan, ona adanan, nefsine esir olan avamı Haydi gel Bir müddet soluklanalım Şu sessiz çınara sırtımızı yaslayalım Çalı, çırpı bulup biraz yakalım, atiyi analım Mazi adına her ne yaşanmışsa ibretiyle yol alalım Öteyi biraz aralayalım, akıbetimiz için umutlanalım Biliyorum Mütereddit bir hal içindesin Bin hüzün içinde sualleri güftelersin Nazarlarından yansıyan besteyi sessizce söylersin Bilsen ne kadar hicran içinde kalbimi teskin edersin Yıllara sâri keder ve ahı mı naif bir eda ile hafifletirsin… Mustafa Cilasun |