(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
<< şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
''Kötü şiirler,usta şairlere iyi şiirler yazdırır'' demişti bir şiir üstadımız,onun ne kadar doğru söylediğini,bir kez daha iyi algıladım!Evet, bu iş yalnız yürek işi değil,biraz da mürekkep yalamış olmak gerekiyor!Hayal dünyamızın,düşün evrenimizin ne kadar geniş olduğuna bağlı;Kozasını ışıkla ören yaşlı bir ateş böceği niçin bulutları yakamasın ki ki,güneş değil mi bulutları yaratan,güneşin azlığı değil mi,yoğalmış bulutları yağmura dönüştüren,evet ''Yaşadıklarımdan'' okuduklarımdan ''Öğrendiğim bir şey var'',başarılar...
Şaban Aktaş tarafından 2/20/2008 10:19:37 AM zamanında düzenlenmiştir.
yine yaktınız içimizdeki isadan kalma buzları savurun şimdi dostlara, şiirlere.,,,,sevişen iki ateş böceği yakamaz bulutlar nasıl bir imgedir , sizin her şiirinizin ateş etme etkisi var bu kesin.....ayrılamadım şiirden...tebriklr..
HAyli dokunaklı ve fazlasıyla etkileyici bir şiir! İrtifa kaybediyorum okuduğumdan beri... Büyük lezzet aldım;attım cebime dizeleri;her acıktığımda okumak için yeniden...
TEBRİKLER ZEYNEP...
savaşçı tarafından 2/19/2008 1:31:25 PM zamanında düzenlenmiştir.
“Devriliyor bu gece şehir üstüme Koynumda bir kadın, yarısı şiir
Elleri kan yalnızlığın Ucu baştan sona İstanbul Bir bıçak! ! Kör tarafından işliyor lodos ciğerime Kafamı senden yana ______ bileyliyorum.”
Bu dizelerin aralarına serpiştirilen bir sensizlik gözler önüne sürülen… Sensizlik ve sensizlikte koskoca bir şehrin nasıl da çaresiz kaldığı, özellikle sensiz bir şehirde sensiz bir benin ne denli düşüncelere daldığını sanmıyorum ki dile getirmek farz olsun… Ve tabi ki Zeynep Güngör'ün her şiirine yansımış anti-sıradan birkaç imge, söz veyahut tabir ile bizlere yeni tatlar tattıran Sevgili Zeynep Güngör yine iş başında gibi bence…
“Elleri kan yalnızlığın Ucu baştan sona İstanbul Bir bıçak! ! ”
İstanbul üzerine oldukça güzel bir betimleme ve elbette bunu şiirin içine yerleştirebilmek de büyük yetenek olsa gerek… Yalnızlığın böylesine, adeta sinemasal bir dille dile ya da göze getirilmesi kurgusal anlamda bence olgunluğa işaret etmekte şiirde… Sırıtmadan, şiirden çalmadan, şiirden almadan şiire bir şeyler verebilmek günümüzde az görülür bir şey… Ayrıca ‘Bir bıçak’ sözcükleri arada iki dizeye de kendini bağlayabilmesi sebebiyle daha da kıymete biniyor gibi… Düşüncelerime işleyen sen – sensizlik – sanırım sadece fiziki gerçeklikte mümkün ki ben hiçbir zaman sensiz değilim düşlerimde… Sonrasında hâkim bedenime, düşüncelerime yine sen…
“… Mevsim boğaz havası Soyunmuş imge Kafiyeler ateşten kalıplarda Kahpeleşiyor kelimeler ______ karınca kararınca Uyumsuz dört kol, bir beden Koskoca bir tarih Yorganımın altında Bir örs Bir ezgi dövülüyor tavında”
İstanbul; en önemli imgesi, simgesi elbette Boğaz… Ki yine ve yeni bir tabir dillenmekte kaleminde şairin… ‘Mevsim boğaz havası’ Var mıydı şimdiye kadar böylesi bir hava ya da mevsim kâğıda dökülen… Belki de vardı hep vardı da Boğaz havası bunu mevsimleştirme olmamıştı… Böylesine… Ve işte buradan itibaren dizelere gerçek anlamı ile yansımakta kadın… Soyunan imgedir (kadın): kafiyeler (tutkular kadın bedenine hapsedilen) ateşten kalıplarda; kahpeleşen kelimeler ki genel olarak erkekte var olan kadında can bulan tutkulu sözler, günaha davetkâr kelimeler… Ya da tam tersi, nereden baktığınla alakalı sanırım… Elbette kadınların sorunları toplumumuzda var olan… Yüzyıllara yayılan tozlu tarih sayfalarında gizli aslında kadın ve değeri… Ve hep gizli bir köşede şekillendirilen tutkular, sonrasında annelik duygularına yol alan olaylar örgüsü… Ezgiler dövülür tavında, yorganımın altında koskoca bir tarih eşliğinde…
“Kuşlar haberci Görmüyor yağmur Bir güle sığınmış çiy tanesini
Eksik havalardan türküler Deniz var tabakamda Biraz sararmış kâğıt Sarıp şiir niyetine İçime çekiyorum Başımı yaslamışım ana karaya”
Başımı yaslamışım ana karaya, yani sana… Gemidenim yalpalayan her en küçük rüzgârda fırtınalara dönüştüren sensizliğimde… Tasvir edilen yağmur aşk kisvesine bürünmüş… Aşk; sonsuz yağmurlardan arta kalan çiy tanesini – benim payıma düşeni – görmezden gelir… Giden sadece benim payım olmaz: yarım yamalak bir gökyüzü; kapalı bir mekâna sığınmış, sıkıştırılmış mavi bir deniz; yıllanan duygularım ve ben onları geçmişimden çıkarıp geleceğime tütün niyetine sarıp içerken kader (kuşlar) haberci, her şeyin farkında olan bir o var: başımı yaslamışım ana karaya, yani sana…
“Ötele rüzgârı, karı, yağmuru Biraz yer aç teninde Üşümek günahtır her seferinde
Bırak köreltme tutkuları Dokunma! ! Sevişen iki ateş böceği yakamaz _____________bulutları…”
Kuşların cıvıltılarını taşıyan rüzgârı, karı, yağmuru ötele bana… Biraz yer aç teninde bedenime… Üşümek günahtır her seferinde diyenleri dinleme, biraz yer aç teninde bedenime… Özgür bırak duygularını, her dağ başından havalanan, her mavi göğe uçuşan kuşlara kanat çırpsın… Ne de olsa sonumuzu aşk yaşatacak bize… Bırak, dokunma!
Dizelere sinmiş yarısı değil de tamamı kadın bir şiir… Aşkını kâğıda döken; yüzyıllardır yaşanan, çekilen çilelere başkaldıran, tutkularını köreltmeyen, köreltmeye de niyeti olmayan bir sevdanın imgesidir şiir…
Tebrikler Sevgili Zeynep Güngör, kadınlığı ve kadınsallığı dile getirdiğin, var olması gerekene yandaş tuttuğun dizeleri barındıran güzel şiiriniz için…
Gökte asılı kandiller, balıkçıların fenerleri ve kör bir kedinin gözlerine rağmen, karanlıktır gece. Değiştiremez bunu işte, hiçbir kahraman ateşböceği!
zeynepciğim her geçen gün daha keskin sözcüklerle karşımıza çıkıyosun,her geçen gün daha da beğeniyorum şiirlerini. bu da çok güzeldi. hele son iki kıtaya bayıldım. ama belki de sevişen ateşböcekleri bulutları da yakar, dokunduklarında körelmemişse duygular. tebrik ederim
_____________bulutları…
.............
sorma
sorma
ötelenmekten harap duygular
yaşa diyor benliğimdeki ikinci ses
yaşa
bir kerecik bile olsa
bir kerecik tamamlan
diğer yarımla
mekan sonsuz ... yorgan bulut alnımda uyur güneş lodoslarda ninni
tebrik ederim...seviyorum kaleminizi...kırmızı gelinciğim