Bekleyen
ışığa takılıp düşündük
kapı önünde durup yoksulluktan üç metre ipe onca çamaşır asan kadından anne olmanın fedakarlığından ve mecburiyetinden bahsettik kısa bir an dans ederken ayaklarını karıştıran dansöz uyumlu bir çift güvercin gibi değil yaralı kanatlarını gösterip kanayan tonuyla hızla bilinmezliğe akan çaresizlikten ağlayamaz bazen bekleyen bekletilen bir yüreği aynı anda bin parçaya bölen kara gözlü çocukların algısında tutuklu tatlı bir ilizyonun uykusunda saklanır fukaralık ve gecelere pay edilmiş göğsünü avuçlarında damıtan masum bekleyiş tükenince harekete geçen ilk çağ aşıkları beni sana giydirebilir nefes almak için daha yukarıya çıkan dinmek bilmeyen bu derin nehir. |