ÜÇ NOKTA!..
ÜÇ NOKTA!..
Adına; “aşk yaşamımda seyir defterim.” demiş, günlüğünü olduğu gibi bu deftere geçirmişti.” ve son buluşmasında, seyir defterini mahcup bir edayla bıraktı sevdiğine! meraklıydı. acaba ne yazmıştı. büyük bir heyecanla açtı defterin ilk sayfasını. dibi delinmiş beyazlıktan başka bir şey yoktu. dayanamadı çevirdi diğer sayfayı, onun da bir öncekinden farkı yoktu. aşk bu ya, kalbi güp güp atıyordu. ardı ardına sayfaları çeviriyor, kendi kendine mırıldanıyordu; “olmalı, olmalı mutlaka. bir iki satır olmalı beni sevdiğini anlatan.” davranışları değişmiş, heyecan mı? öfke mi? anlam veremediği duygularla, sayfaları çevirmiş ve son sayfaya gelmişti. sayfanın sonunda sadece üç nokta gördü sadece üç nokta! düşündü kendince; belki de üç noktayı koymakta amacı başkadır. diye. “söylemek istediğim çok şey var (…) anlatmak istediklerim bir o kadar (…) şairlik bu ya; susarak anlatmak mesela! anlatmak isteyip te anlatamadıklarına üç nokta koyarak anlatmak (…) aslında üç nokta ne son noktadır. ne de ebedi susmaktır. şair seyir defterinin sonuna üç nokta koymuşsa, kocaman üç nokta (…) beklide şairin gönlünde üç nokta; belki de çığlık çığlığa susmaktır! susarak konuşmaktır üç nokta (…) çılgınca sevdiğini haykırmaktır üç nokta (…)” içinden geçirdi ve gülümsedi. Sonra sevdiği adama döndü. Veeee ben de dedi (…) Hüma Efkan |