KABRİSTANDünya saatine göre yani kendi kafasına göre olunca akşam birkaç ceset beğenmiyor etini sarma sigara eşliğinde izliyorum martıların imrendiren yarı karanlık silüetini Yanıbaşımda bir delik açılsada düşsem kanamaya razı dişlerimin yediği dudaklarım üşüsem biraz sarınsam yalnızlığıma adımı unutsam bir bankta sonrası kıç kıça dizilen üç virgül, bir nokta Beni bilen bilir, bilmeyenden bana ne bilen anlatsın beni dinlemek isteyene gerisi biraz şarap eşliğinde bahane Ruh denen bir asaletse bende o yok nitekim Belkide muhlis cesetlerin küçülen eskisidir can diye taşıdığım bu orta yerimde kanımı döven et kafeste kabristan üzerinde işi ne bu sokağın fermuarı açık kalmış insan yiyen toprağın dayamışım kurnasına ağzımı içiyorum sarhoş olmak niyetine Düzen denen bu deri yaftada ağız dolusu kafirun zulalı çöpten kaçan karga olur mu hah işte, aynı öyle şimdi içim! Şeytanın toynakları yararken sakin geceyi geceden saklı bir his trafiğinde uyuklarken kedi caddeyi topukluyor aklı bir karış havada kadın farkında mıdır birazdan okunacak akşam selasının Kadın güzel kadın mağrur kırmızı rujunun tadı hala şu giden adamın teninde durur Az ötesi kabristan şu sokağın tüm konuklarında akça pakça fistan her birinin taşı yalan dolan tıklım tıklım kabristan bu sokağın en anlamlı yeri orası gelmiş, dünyadan kürkünü çıkaran en süslü et bile anadan üryan Gülşah Gayret Tekirdağ _ YORUMUYLA ŞİİRİME RENK KATAN SN . MUSTAFA KARAAHMETOĞLU HOCA’ MA SONSUZ TEŞEKKÜRLERİMLE ... , |