ÜBEYT OLUR ŞU GÖNÜL
Gülün ah-ı zâr’ını, bülbül olmayan bilmez
Übeyt olur şu gönül, gözün karalarına Gizlediğim aşkımı, sırhaneler de almaz İlaç çare olmuyor, gönül yaralarına Şu çaresiz yüreği, sarmış ise firaklar Güneş gören sevdadan,düşüyorken seraklar Kol kanadı kırılmış, gül-i zâr’da haraklar Dayanır mı sevenler, sitem nâra’larına Afakanlar basıyor, şu beynimi her gece Oysa gönül bağıyla, bağlanmışım delice Hümeyra’ya dönerken,bulut üstünde yüce Duyguları ektik biz, sevgi seralarına Benim sevdiğim güzel, bir nihan-ı nigardır Gönüllerde ki ateş, volkana benzer hâr’dır Senin kaşını eğmen, sevdiğine ihtardır Koşuya çıksın aşklar, gönül haralarına Deli gönle akarken, aşk kaynar gözelerde Sırılsıklam olupta, ıslanır çizelerde Gülün goncası gibi, koklayım dizelerde N’olur; bir buse gizle , satır aralarına Diyorlar ki yâr bana, aşka giden yol seçin Seviyorsan sen beni, bu cefa bilmem niçin Zamanında gelmedin, hüzün’ü silmek için Beni mecbur bıraktın, özlem korolarına Lerzanlar dolaşıyor, kalbin çeperlerinde Aşkla savaş bitmiyor, gönül siperlerinde Lüzumsuz yıkılmadın, sevda kiperlerinde Ben adımı yazdırdım, gurbet sıralarına Sadık DAĞDEVİREN Aşık LÜZUMSUZ ETEK YAZILARI ÜBEYT: Kul, köle, küçük köle SIRHANE: Sır sayılacak bilgilerin, belgelerin toplandığı yer FİRAK: Ayrılık SERAK: Dik yerlerden düşen buz parçası HARAK: Üzerinde küçük dalcıklar olan kesilmiş ağaç dalı AFAKAN : 1. Yürek oynaması, çarpıntı, helecan, tasa, iç sıkıntısı, hafakan. 2. Öfke, sinir. 3. Nefesi kesen sürekli öksürük. HÜMEYRA: Kızıllık, pembelik SERA: Soğukyan sebze ve meyve yetiştirilmek üzere cam veya naylondan yapılmış kapalı alan NİHAN-I NİGAR: Resme gizlenen güzellik HÂR: Aşk ateşi ZİYA: ışık,aydınlık GÖZE: Suyun çıktığı yer, kaynak ÇİZE: İnce yağmur, yağmur damlalarının inişi DİZE: Şiirin her bir satırı HÜZÜN: Gam,keder, üzüntü ÖZLEM: Özlemek, bir yeri, sevdiği birinin hasretini çekmek KİPER: Canlı, dayanıklı, sağlam kimse |
-------------------Selamlar...