7
Yorum
17
Beğeni
0,0
Puan
4548
Okunma

herkes günaydın der gün aydın olur
o günaydın der hayat aydın olur...
sabaha günaydını bana sakla
pencerene sarkan ayazın
camın içine serdiği buğuyla geleceğim
havalandırma yastığını
kokuna sinmiş haliyle başımı koyup
yanımda getirdiğim martıları
gözlerinin denizine bırakacağım
çayı zamansız bir anda demle
boşver kalabalık olmasın masa
sen, ben, ekmek, zeytin, çay
birde sarılmış gölgelerimiz
bakarsın yağmur yağar usulca
pencerenin bir kanadını açarız
damlalar içeriye rüzgarla savruldukça
titreye, titreye iyice sokulur gölgelerimiz
eski bir ezgi çalar dört duvara çarpa, çarpa
demliğin göğsünden çıkar buhar
ezbersizce uzanıp elim eline düşer ansızın
kirpiklerin mahcup, utangaç kapanır gözlerin
susarsın, susarım, susarız
dışarıda
tellerin sığınağından geçer meçhul aşklar
ağzı bozuk bir hayat çarpar durur tabelalarda
yaşlıca bir dağın eteğinde kıvrılır kar suları
ve dargın insanların yalnızlıkları
ağrır durur zemheri acılarda
içeride
kirlenmiş takvim yaprağını söker gün batımı
zamana rehin kalmış düşleri azat eder
saçlarından bin kere ölüp, bin kere yaşadığım
yokluğunun saklanışlarını tararsın
sakallarımdan doğan parmaklarına değer akşam
dağılır hüznün gri sancıları
artık vuslatın bittiği maviler almıştır sevdayı