Şiirimin Soğuk Yüzü
Bir yok oluş nasıl anlatılamazsa var olan kelimelerle
Öyle anlatılmaz bir sensizliğin içindeyim işte. Yüreğimin sıkışan tüm yanları adını zikirde Ve ben yok olmaktayım sensizce bir kederde. Uzatsa tutacakmış gibi görünen bir yetişkin eli sesin. Kulaklarım tutunabileceğine inanan Ama her seferinde yanılan masum çocuğu hikayenin. Ne sen yetişebildin sesinle bana, Ne ben duyabildim haykıramadıklarını kulaklarıma. Oysa bir ses daha yakınım olabilseydin, Bir ses daha benim olabilseydin bana… Ah! Ah şiirimin soğuk yüzü! Sana değince ürperiyor cümlelerim. Kaynar çaylar boca etsen şimdi üşüyen hecelere, Çay bile buz tutar. Nedir bu kadar üşüten seni benden? Hangi dağın eteğinde bıraktın ışıyan ve ısıtan yanlarını? Hangi volkana esir düşürdün tetikte bekleyen alev sıcaklığını? Düşe değen kızıl ısın vursa şimdi buzuldayan yanlarıma, Tutuşur üşüttüklerin. Çözülür üşüyen soğuklar. Bir mavi kırlangıç göç eder mevsimine. Düşe değen kızıl ısın vursa şimdi benim üstüme, Soğuğu teğet geçerim üşüten mavi gecelerde. Yorgan yaparım kızılını, yastığım olur kar beyaz sesin Ve bakır gözlerine yatırırım bedenimi. Derin uykularda bekletirim göz ucuyla uyandıklarımı. Uyur-sever bir gezgin olup ararım kaybolan asıl sıcaklığını. Ah şiirimin soğuk yüzü! Pembe-beyaz odalarda gezinen uyku düşkünü sıcaklığını geri getir. Uzatabildiğin kadar ileriye uzat yetişkin eli olan sesini. Kulağıma değdir kimse duymadan. Düşür tetiğini artık alev sıcaklığının, ateşlensin üstüme. Ve çöz artık her tanesi zehir kusan buzulunu aramızdan. Varlığımın dumanı üstünde sıcak örtüsü ol. Sıyır her tarafı soğuk kokan d’üşkünleri yatağımızdan. Sesimin sonu gelmeyen ülkü türküsü ol dilimde. Adımıza ve aşkımıza bestelenmemiş her türküyü çıkar hayatından. Hayatımın roman görünümlü sahici öyküsü ol. Düşe yazalım, bize yazalım ve gide yazalım ıssız kentlerin delici soğuklarından. Ah şiirimin soğuk yüzü! Nicedir sana yazıyorum kavruk gecelerde. Çık artık buzundan. Yıkıl artık buzulundan. Ve yeniden baş ver artık hayatımın en ortasından. Yoksa halim kötü, yoksa halim el, yoksa halim aman. Yoksa’n her anım her halde yaman! yurtsuz |
Düşe değen kızıl ısın vursa şimdi benim üstüme,
Soğuğu teğet geçerim üşüten mavi gecelerde.
Yorgan yaparım kızılını, yastığım olur kar beyaz sesin
Ve bakır gözlerine yatırırım bedenimi.
Derin uykularda bekletirim göz ucuyla uyandıklarımı.
Uyur-sever bir gezgin olup ararım kaybolan asıl sıcaklığını.
VE ŞÖYLE YAZIYOR KALEM,
Hiç kimse anlamadı beni beni parmaklar sarmalı
Lakin Yürekler akıtmalı göz yaşlarımı...
Harika bir şiir okudum sayğılarımla