Gözlerin..
Ağır bir romanın ön sözü gözlerin.
Ünsüzü ve hatta tek sözü. Yazamayımışımın sayamadığım, Kim bilir kaçıncı soğuk güzü. Yazdan yaza ıstabildiğim yüreğim, Şimdi kışa hazırlanan bir düş ölüsü. Tenimin soğuğunu yakalardı gözlerin, Gözlerin şimdi bedenimin yitik örtüsü. Gözaltlarımın mor halkalarından taşıp Söz altlarımın mavi harelerinde birikiyor siyah şiirler. Ve içimde ölüme bırakıyor kendini, Kefenimsi beyaz şiirler. Bileklerimi ovuşturuyor, Gözlerinsiz anlarımda pembe şiirli şeritler. Ama ben yine de yazamıyorum, Gözlerini göremeyince tükendi kelimeler. Anlatılacakların çokluğuyla, Anlatacak kelimelerin yokluğu yarışıyor kursağımda. Gözlerinin yokluğu dadandı yine kapıma. Korkuyorum! Açmıyorum kapıyı, aralayamıyorum hatta. Evde yokmuşum gibi yapıyorum. Sonra gidiyor gözlerinin yokluğu, Yokluğunun gitmesine bile dayanamıyorum. Nefesim sığmıyor boğazıma. Yeniliyorum karanlık bir kuytuda, Ümüğüme çöken bakır gözlerinin yokluğuna. O gözlerin ki, dibini görmeden içine daldığım, Bakırına feda ettiğim tüm renkleri. O gözlerin ki, gövdesine yetişemeyip köklerine sarıldığım, İnceldiğim her yeri sağlamlaştıranım. Ne diyorduk? Siyah şiirler... Karanlığı siyahlığıyla aydınlatan şiirler. Yerinde ağır, yanında sağır, Bıkıp usanmadan beyaz şiirleri çağırır. Bağır! Altında kaldığın gözlerimden kurtulmak için bağır. Küfret ve ardından tövbe et, Günaha girmeni istemem yok yere. Hisset ve var ettiğin gibi yok et, Ki sende takılma benim takıldığım engellere. Siyah şiirlerin denizinde beyaz şiirler için sabret. Pembe şiirlere merhamet et. Gözlerini gözlerimin içinde seyret. Ve nefsine hükmet! Ağır bir sözün ön romanı gözlerin. Nazarıyla siyah şiirleri devirip Beyaz şiirleri sevdirir. Cümleleri parmağında çevirip Üstüne pembe şiirler giydirir. Ah o gözlerin… Beni canımdan bezdirir. yurtsuz |