Zat-ı Ali
Koyu acılar biriktirdim,
Islak gecelere koru gözlerimde. Damlaya damlaya sen oldu bütün yollarım. Ve sana gelmek için atıldı adımlarım. Zat-ı ali zaten aleniydi sancıyan yanlarımın. Bende sarmadım, saramadım. Ve sormadım da hiçbir kedere; "Giderken ’dönmek’ düşünülür mü?" diye. Düşün payı düşük, git paydası yüksek bir kahroluşun kulağına, Bir ’kal’ fısıltısı kadar etkisiz olunur mu, Hayatın gittikçe esneyen çehresinde? Seherin serininde kör bir deli sancısı saplandı buğulanan soğuklarıma. Üşümeyi ödev bilmiş öğrencisiyim artık ayazların. Sevmeklerime kadar donuyor kanım, Ve o can havliyle ben sana yanmaktayım. Üşüyen yanlarımın ortasında, Sıcacık bir sen, ateşin Ve üzerinde kızarmakta olan aşk yalancısı ayrılıkların, Eşlik ediyor bilmezlikleriyle bilinmezliğime. Zat-ı ali zaten aleniydi inanan sevgilerimin. Ben de sanmadım, sanamadım. Ve soramadım hiçbir sehere; "Ben böyle donarken o kimleri ısıtıyor?" diye. yurtsuz |