SEKİZ
yanağımdan bir makas almayıp da
şimdi çok insan var arkamdan ağlayan elveda dönmeyecek olana denmez sadece kirli kulakları sağır olsa da yaşlı memleketimin nice bağırtıları es geçse de en acımasızlığında küçük çocuk hıçkırıklarını duyar her ağladığında benim şehrim kandırmaz kendine uzanan eli avuçlarına dökülen gözyaşını boş çevirmez ve en imkansız dileklerin bile bekçisidir bazen sarhoşların rakı şişeleriyle haykırışlarında bile bir şeyler arar içinde belki bir anlam vardır diye yalana da doğruya da yüzçevirmez insanın ancak umarsız da değildir göğe çevirir başını benim şehrimin de istekleri vardır elbet kendi bulutlarından akarken kendi soğuk yüzüne yeni bir anlam yatar her anlamsızlığında bile elveda dönmeyecek olana denmez sadece yitik hayatların çoktan çıkmış can yeleklerine ve kırılan umutların düzelmeyecek olan yaralarına unutulmuşların aslında yeniden başlayan umutlarına ve son taşını da kaybetmiş olan vatan toprağına bir ananın anlaşılması güç, imkansız evlat acısına gönülden akan ve bitmesin denilen iman aşkına aslında bir çok şeye elveda denmesi boşuna elveda dönmeyecek olana denmez sadece veda sadece sevgiliye sunulmaz şuursuzca sadece vatan, toprak da değildir sevmek, sevilmek insan kendi isyanına da aşık olabilir, ibadetine de ve gökte dolaşan tanıdık, tanımadık bir yıldıza da aynısıymış gibi her gece onu bekleyişine de bir elmayı da sevebilir karşılıksız ama gerçekten ve o elmanın da onu sevmesini beklemeden boşuna değildir her zaman kaybettiklerimiz bazen kazançtan daha hayırlıdır, daha değerlidir çünkü hayatın en karlı alışverişidir paylaşmak ve çoğu zaman ölmekten daha zordur yaşamak elveda dönmeyecek olana denmez sadece bazen hiç açılmamış bir mektupta yatar, uyur alfabesini bozmadan, okunmasını beklemeden |