İKİ
tarık artık yolda kalmıştır
bir adam var sahilde düşünceli göz kapakları ağır bakışları uzun yüreği menzilinin çok ötesinde ya düşünüyor ya bekliyor birini ince hafif sakalı düzgün taraklı deniz nimetleri kokusu burnunda oturmuş başı hafif bekleyişi mamur elleri kasvet beyaz kayaların birinde ve en tehlikelisi böceklerin üzerinde sanıyor ki gelecek o beklediği bir adam var sahilde bekliyor gelmeyeni güneş bile en son uğrar bu limana ancak götürdüğü fazladır getirdiğinden gün doğumuna benzemez burda hiçbir şey ve en güzel gökyüzünün bu şehirde olduğu gerçeğini saklayamaz kendisinden dahi martıların çığlıklarını duymaz çoğu bir adam var sahilde her günü aynı dudakları ve elleri hafif titremeli buğulu gülüşleri aynı yere nakışlı ince süzmeleriyle gökyüzünden aşağı denizin mavisine bulaşmış bakışları umursamaz en yücesi gelse bile ama bir çocuğu da bilir sevmesini çünkü çocuk olmuştur en nihayetinde bir adam var sahilde düşleri her gün aynı buranın kadınları pek bilmez sevdayı on dördünde düşleri yoktur çocukların hayallerinde bile İstanbul yoktur varsa yoksa ipek mendiller, kağıt uçaklar bozuk radyoda dinlenen eski türküler oysa yine de umursanmaz çok defa bayram, düğün, yine birlikte yaşanır ve cenaze gibi hep birlikte yaşlanılır belki de gittikleri liman da aynıdır bir adam var sahilde düşlüyor olmayanı |