BAYAN Y
kırılınca vazo
elimdeki çayı yudumlamayı bıraktım öteki çiftinden bayağı başkaca titrek, ürkek ve soğuk parmaklara baktım çayın demini ağzımda keyiflice gezdirirken gözlerimin buğusuyla ta geçmişe daldım ne kadar da zormuş bu üzerimdeki takımla ayağımda bana tamamen zıt, aykırı ayakkabıyla önce durdum öylece, sonra da durdum aslında donakaldım kırılınca vazo şöyle bir başımı çevirip de oturduğum yerde hani derler ya boş boş etrafıma baktım hani hafıza kaybından az önce düşmüş de şimdi zor zahmet ayağa kaldırılmış gibi ve sonrasında kimsenin onu fark etmediği ama aynı sofrada saatlerce beslendiği gibi eğildim usulca kürkümü oracığa bıraktım sonra çıktım balkona uzun bir cigara yaktım vakit geceydi, ya bu tek hatırladığım şeydi adında da sanki bir ’’y’’ harfi var gibiydi güldüm keyiflice, sonra üşüdüm geceyle elimdeki bir bardak çayla bu sarhoşluk acaba damarlarımın haberi mi yoktu ya da çoktan olanlar olmuş muydu ve kırılmamıştı vazo demlik bile demlenmemişti daha elimde bardak da yoktu galiba Zeki Müren ’’sana muhtacım’’ diyordu galiba bu sarhoşluk bana ezelden geliyordu soğuk da yoktu ve Bayan Y ama içim üşüyordu acaba kırılsa mıydı vazo? |