DOKUZ
sebepsiz sevmemişim seni
sebepsiz sevmişim ben hep sevdim bu koca şehri hep sevdiği için belki de seni eyüp camini insana boğan sabahını ney, kaval çalıp ağlayan aşığını şaşkın gözlerle izleyen turistini cenazeyi gömen imamını da ve sevmesini bilmeyen kadınını da ben hep sevdim bu koca şehri hep sevdiği için belki de seni sarayburnunda sana vuran güneşi minareye benzer kızkulesini ve ay ışığında süzülen ateşini ve gözlerine benzediği için belki de ateş böceklerini sevdim bu şehrin ben hep sevdim bu koca şehri hep sevdiği için belki de seni sahil boyu uzanan martı kırıklarını balık diye süpürdüğü ekmekleri ve denizde susamış akrepleri bile sırf senin kollarına benzettiğimden sadece senin ellerin gibiydiler ve ben bu yüzden izin verdim kollarımdan kalbime akan zehre ben hep sevdim bu koca şehri içinde sen olsan da olmasan da misket şehrimdeki rengarenk diziliş ve sen milyon boncuğun arasında bir çocuk gözünde bazen usulca izleyen, bekleyen arzularla yaşardın ben o ızdırabın tam ortasında sana sensiz oyunlar kurardım şiir yazmayı bilmezdim o zamanlar ilk gördüğüm kuma seni çizerdim seni ezberimden daha iyi bilirdim ben hep sevdim bu koca şehri hep sevdiği için belki de seni |